Hani hatırlar mısın bir zamanlar güneş ışıklarını kanatları altına alırken, gökyüzüne yayılan gecenin hüznü henüz kendini ortaya çıkarmamış, ve sen bir yalnızlığın masasında bir demin huzurunu yudumlarken…
Bilebilir miydim gözlerimin sessizliğinde bulabileceğim bir sabah seherin esintisinin işte budur diyebileceğimi
Bilemem gözlerimin alabileceği uzaklığın yahut ondan daha yakınında uçuşan gençliğimin hayallerini seyredeceğimi
Bazen kaldırmaktı ellerimin ulaşabileceği uzaklığa Ademin seslenişiyle duyurmaktı sessizliğimi bozan haykırışımın çığlıklarında
Ben bunu hep yaptım devam ede gelen bir dönüşün ardından hiç uslanmayacak ve arkama bile bakmaya cesaretim olmayacak kadar
Bazen olur ya dağlara doğru koşmak ve bağırmaktı sesimin götürebileceği uzaklığa kadar
Bir haykırıştı bir sitemdi yahut sesimi duy diyebilecek kadar cesaretimi yankılatmaktı dağlara
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı