Kahpece sömürülen dünyanın umursanmayan bir sokak lambası edasında parıldayan ay ışığı gibiyim bu gün.
Güzelliklerle dolu tüm geçmişimi kara toprağa gömmüş sessiz sedasız ayrılıklardayım.
Belki kurşun fazla acıtmazdı canimi diye düşünürüm hep, ama bıçak yarası gibi kolay ayrılmazdı ruhum bedenimden.
Her yıl iki mevsim yaşıyorum seni, baharın ilk'i yada sonu.
Yazı ve kışı sokmuyorum kapımdan içeri.
Biri yüreğimin tam orta yerini yakar alev alev, diğeri su serpeceği yerde ayaklarımı üşütür sen yokken yanımda.
Her gün uyanıp gün ışığını pembeye, pembe hayallerimi siyaha boyuyorum.
Okyanus olmuş şehir,girdap gibi dönüyor gözbebeklerimde.
Ah o saatler yokmu.
Yengeç her ne kadar çabalasada yelkovana yetişemiyor, oysaki saliseler geçmek bilmiyor.
Girdabında etkisiyle yine fazla inmişim şişenin dibine.
Dün gece boşunamı ağladı sana gönül, yoksa efsanemi yaşadı bir ömür söyle.
Şimdi kimsesizliği yaşıyorum bir başıma, ulaşılmazlığı,Uzanıp omuzuna tutunamamayı, özlemleri yaşıyorum.
Çaresizliğime yanıyorum, yürüyorum,Yürüyorum ebedi yoksunluğuma doğru,
Ulaşmaya çabalıyorum sana.
Diz çöküp uzanıyorum,Baş ucumda sen kokan kara toprağa yatıyorum.
¤ۜ ۣ ..¤(¯`'•.¸¤ <StyLeacit*¤®²º1º¸.•'´¯) ı¤ۜ ۣ ..¤
Hakan GümüşKayıt Tarihi : 20.12.2010 18:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)