Takı Tasarımı ve üretimi yapıyorum. Mücevher tasarımı, heykel ve Şiir tutkunuyum.
İçime eğilmiş bir sessizlikti sen,
ne gidişin yankılandı
ne kalışın tutundu zamana.
Ben seni
hiç yaşanmamış bir hatıra gibi
kalbimin kıyısına gömdüm.
Bir salıncak sarktı hayalinden
itmedi kimse
düşüşü bile sessizdi
bir el aradı
avuçlarında kendi izini buldu
Karıncaların yuvasında doğdu ağzım,
mama sandığım toprakla tanıdım sessizliği.
Bir çitin sırtından indim-
babaanne tembihiyle kaldım orada,
karınca duasına benzemeyen bir sabırla.
Her gün annemi düşündüm,
sütten ayırıp gönderdiler uzaklara,
tahta evin çatısından koparıp,
beton duvarlar için.
Babamla çocuk gelin, çocuk damat,
Su, kendi içinde saklar geçmişi,
Toprağın gözünde yüzen balıkların
Unuttuğu rüyalarda
Bir gölge gibi süzülürsün,
Varlığın, tüm renkleriyle eriyen hatıra.
Anda kalan Gökkuşağı.
Şimdi beklemiyorum artık.
Düşleri bozdum, yeniden katladım.
Bulutlar sana kalsın.
Gözlerin bir gökyüzü gibi dursun orada.
Birkaç iz bıraktım bulutlara, o kadar.
Bu, havada asılı bir veda,
Bir ses düştü gecenin kıyısına,
henüz doğmamış bir kelimeydi-
susarak büyüdü.
Unutulmuş bir mektubun
kapında bıraktığı sessizlikle
çizildi yüzüm.
Sesini duymadım,
rüzgâr sustu, gömüldü.
Bir bakış, göğe varmadan,
toprağa, derine eğildi adımların.
Tozlu sokaklarda,
unutulmuş duvarların ardında,
her nefes bir yaralı türkü,
dilin kıyısında çözülmemiş düğüm.
Anlatsam, suskunluğun gölgesi düşer üstüme,
Bir başka boyutun içinden,
kapanan zamanın ardında,
sessizce,
bir damlanın dokunuşunda
kaybolan yüzey gibi,
bambaşka bir sonsuza.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!