“Kaç treniydi geçen
Ve
Kaçı geçer ki daha…
Hele de bu saatten sonra…
Duyduğum..görevli bi baykuş düdüğü olmalı…
Ne de çabuk oldu gece …”
Göğümün yüzü dört köşe yine
İşin tuhafı kaç yıl oldu?
Hatırlamıyorum bile….
Hoş hatırlasam kime ne?
Volta atarken avluda
Buraların adamı edasıyla
sağ yanımdan soluma akmakta bi yokluk hissi…
nasıl da soğuk gece
yazın ta orta yerinde…
bi saç teli çeker canım bu saatlerde
kızıl…
bi de kokusunu kadınımın
Günlerdir bir sızıntı var içimde
Yokluğun mu desem
Yokluğum mu
Sarhoşluğumsa biline herkesçe…
Bizim olmayan yağmurlar
Yırtmakta kıçını…
Suskunluğum ağır…
Suskunluğun acı..
Ki
Bilirsin acıtır…
Ki
Bilirim taşıyamazsın…
ulu bir çınar gibi mağrur
bir duvar gibi ruhsuz
belki de kim bilir
herkes kendi çatlağındayken
sızan damlalar kimin umurunda
gün bitimi göz kırpmaktayken uzakta
tutku ateşi;
yakar,kavurur…
bırakmaz bir şey geride, bilirim
saman alevi;
parlar bir anda arsızca…
ve
Sonbaharın sonundan az önce…
Hani ramak kalır ya kışa…
Hah..tam da öyle işte
Serin diyemem zira…
Şımartmanın da bi gereği yok hani geceyi
Resmen soğuksun kardeşim….
zaman-ı evvel
bir vapur düdüğünde raks ederken
çölde kaybolmuş bi martı
bilmez...
nasıl da baştan çıkarır
kaktüs çiçekleri
Bir eylül vaktiydi
Ki…
Gittin
Ki…
Hiç istemedim….
Hint mi….Anadolu mu?
Şair Hasan Esat Heptunalı, bilmiyorum beğeniyor mu yazdıklarını? Ama ben çok beğenerek okuyorum kendisini.. İnsan, hep birşeyler buluyor kendinden onun dizelerinde... Şanslı olduğumu düşünüyorum. Şiirleriyle tanışabildiğim için... Umarım yazmaya devam edersiniz...
Özlemle yeni şiirlerinizi bekl ...