Buz gibi bir suskunluk,
Kesif bir yalnızlık kokusu
Buram buram…
Bulutların taşınmaz ağırlığı,
Ha damladı ha damlayacak…
Ve..
yıllardır karşılaşmadığın
ve
aniden…
köşeden çıkıveren,
tanıdık birine rastlamışcasına,
ne diyeceğini bilemez…
Soloda hıçkırık tufanı
Vokalde göğün gürlemesi…
Yanaklarımdaki yağmuru sildim de
Sicim sicim gökyüzü
Ve
Bu gidişi bir türlü sindiremiyor
insanlığın,
karneye bağlandığı günlerden geçiyoruz.
yokluk yılları mirim…
insan arıyoruz Diyojen misali
hemen yanı başımızdakinin,
aradığı gibi….
Rakı renkli gecelerde
Duman altı meyhanelerin
Titrek kandilleri…
Ve bilirsin ki
En derin ağlayanlar...
En güzel gülenlerdir....
koynuma sokuluyorsun ya geceleri
tek nefes iki benden
ılık bir sevgi…
damarların damarlarım oluyor
………………….
çişin geliyor ya, ta orta yerinde gecenin,
denize düşmüş yağmur serinliği
bir nefes gibi
teninden geçince derinine
çığlık atar sevişmeler
sonrası …
sigara molası
öyle bir gece düşün ki,
balık olmalı
yanında da cilveli yosması
damarlarımdan akıvermeli
öyle bir gece ki…
uzanıvermiş
buhar olup uçmak lazım
ve sonra…
damla damla yağmur yer yüzüne…
yeşertip toprağını yeniden
dirilişin
keyfini sürmek…
orgazm anı
kırılganlıkları
gibidir
yaşamın içinde kaybolmak...
keçeleşmiş hazzı
değdi mi tenine
Şair Hasan Esat Heptunalı, bilmiyorum beğeniyor mu yazdıklarını? Ama ben çok beğenerek okuyorum kendisini.. İnsan, hep birşeyler buluyor kendinden onun dizelerinde... Şanslı olduğumu düşünüyorum. Şiirleriyle tanışabildiğim için... Umarım yazmaya devam edersiniz...
Özlemle yeni şiirlerinizi bekl ...