Dargın bir marazın gazabıydı günahlarımız
Ben öldüm sen dirildin.
Ben öldüm sen kaldın.
Bir öfkeden arta kalan umut…
kum tanesinde büyüyen acı...
çamurların rengini çiğneyen aşk…
Kötü şey, bir öfkenin seherinde doğmak
Eski bir yapının kanatları düşerken omzuna
İçimizi ezen bu marazlı tohumların sancısıyla
Kötü şey, büyürken kurumak dallarda
Hep çocuk olmak gelir aklına insanın
Bu marazlı zamanlarda
ak mı düştü kiremidin kaşına?
kardan mı dır düşürdüğüm sabahlar...?
kırık saçlarımdan yana sürgün...
ütüsüz gömleğin günahlı evvelinde.
zorba üfleyesin titrek günün baykuşu...
Kanatlının tokmağına vurup,
bir gül içinde kanayan
Selefine sağır gibi,
ağır yokuşlar... durulmadan akan
Bir gören mi oldu sobeli akşamları?
bir duyan mı?
Uygunsuz zamanların çarkında,
İçimdeki ötenaziyi büyüten
Çocuk şu bizim Üzümlü...
Mücbir sebeplerin kusursuz
Dar sokakların giriş kapısı...
hüznü çeperlerinden vurulmuş,
her yanı kalıp ölmenin ayazı,
dalıp bir köyün sıcacık koynuna,
yüreğinde yıkılmış rüyalarla
üşüyen duvarlarında yetim
çelimsiz canlıların damında...
Yeşil sabun kokusudur saçlarında gezinen
gölgesinde gezindiği sahici baharlardır.
heveslerdir yitip giden yetişkin sürgülerde
leğende yunan sabi ellerinde ananın
gözlerini yakan beyaz köpük tazesinde...
İklimsiz gözlerin yağardı mevsimlerin koynuna
İçli bakan iri sözler gibi
Gözlerin siyah… beklide benden yana…
Macarın kanına giriyorum.
Alıp onu aşlıyorum dalbastına…
Bende ki;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!