yaslar sırtını celladım
____________gecemin varoşlarına...
sağnak altında sineme
____________intihar vurur...
ölüm,kör geçirir ipliğini iğneden
yazgım,çehremin cenazesine sağır...
Mektubuma bir şiirle başlıyorum. - bağışla beni -
Çünkü balık oltasına takılan ölü balıklar kadar susuzum...
Ölüm sessizliğinin zehrinde, ışkın kökleri kadar çetin...
Diyorum ki; bekleme sen beni
Varacağın yere var bir an önce...
Karşı dağa yaslayın mezar taşımı
dört mevsim bağrımda kar erimesin
suskun mezralarda bul yoldaşımı
çoban yüreğine yol erimesin
ıslak ayaklı avcu nasırlı
ip bağladım kiraz ağaçlarına
salıncaklarda yüreğimi uçurdum gün boyu
kilim serdim ayvanın serinliğine
tabakada tütün sarıp ağ düşürdüm ağrıyan saçlarıma
kırık üzüm bağları görürsem düşünde
sen... dumanlı yolun soğuk yorgunu
bu çamurlu sapağın tanelerinde...
avuçlarında beslediğin günahlar var.
üstüne kalın giyin... üşüme.
hakedilmiş bir acın var yüreğinde.
Nereye gidiyorsun? hakikat şaraptadır…
Sen susunca durulur
uzuvlarımın karı
Usulca kayar gider kağıt gemiler
dökülür kınası nehre iskemleden
üstadım Halil İbrahim Özdemir' e...
Daha o zamanlar intihar eden tohum icad edilmemişti.
İçimi yakan resmine baktım pencereden
Mavi tren...vapur...karşı yakada adalar...
Ruhumun uykusunu kaçırırdı geceden
Gövdemin şüphesine uzanınca lambalar.
Sancılı yanlarıyla alevlenen bu şehir...
Ey ömrümün aynadaki küskün sureti
Ey kalbimin sisli çıkmaza sapan yokuşu
Nihayet gece yine vakte erdi.
Dipsiz kuyularda ilerler gibi
Karanlık sokakta evimi arıyorum.
Bir dağ kasabasının ıssız hüznü gibi
eğri bir demirin sakallarına tutunup
atılmış ve itilmiş bir pas kusarak
yığınların arasında kendimi arıyorum.
yükü bensiz bir at arabası çalıyor kapımı
birden içimden esmer bir çerçi geçiyor
ben evimin en kara taraflarına koşuyorum…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!