Yalnızlığın ve Şiirin İçinden Geçen Bir Hayat
1964 Uzunköy’den Değirmendere’ye uzanan bir yaşam…
Ben, 1964 yılının sessiz bir gününde,
Adapazarı’nın Uzunköy’ünde doğdum.
O zamanlar köyler sessizdi ama umutlarla doluydu.
Yalnızlıkla Dans
Yalnızlıkla dans ederim,
Gecenin sessizliğinde,
Adımlarım usulca kayar,
Kendi gölgemle birlikte.
Yan Yana Susmak
Konuşmadık o gece...
Ne bir sitem, ne bir soru sorduk birbirimize.
Sadece oturduk,
Yan yana,
Ve sustuk.
YAPRAKLARI DÖKÜLMÜŞ
Yaprakları dökülmüş bir ağacın gölgesindeyim,
Bütün umutlarım, sararmış yapraklarla yere düşmüş,
Rüzgar savuruyor, birer birer,
Ve ben, o rüzgarda kaybolan hatıralar gibi…
Yaralı Gönlüm
Yaralı gönlüm, sensiz kaldı boşlukta,
Her kırık yanı kanar, her yanı yarım, ıssız sokakta.
Bir zamanlar sevdayla dolu, şimdi hüzünle yüklü,
Adını fısıldar rüzgar, geceye karışan yıldızlı.
Yaralıyım
Yaralıyım…
Kimse bilmez içimdeki kırığı,
Bir gülüşle sakladım bin acıyı,
Bir “iyiyim” dedim, sustu dünya,
Yaramızda Kalsın
Biliyorum,
Sormayacaksın bir daha…
“Ne oldu bize?” demeyeceksin,
Ve ben de anlatmayacağım.
Yarim Geri Döner
Günlerden bir gün,
Gökyüzü başka türlü aydınlanır,
Kuşlar daha coşkulu öter,
Rüzgâr gül kokuları taşır uzaklardan.
Yarim Gurbete Gider
Yarim gurbete gider,
Elinde bir küçük bavul,
Gözlerinde koca bir dünya,
İçinde bin parçaya bölünmüş bir sevda.
YARIM KALAN AŞK
Gittin…
Bir rüzgâr gibi, sessiz ve sert.
Ardında bir enkaz bıraktın,
Ne umut kaldı, ne de bir hayal…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!