Varlığın içinde çeker yokluğu
Allah’ın verdiği bir yürek varken
Bilebilse keşke asıl tokluğu
Güneşler doğuyor yürek severken..
Kimi deli kimi boş der yüreğim
Teyelledim aşkı ben de bu cana
Irmak enginliğe aşka uçuyor
Dünya geçiciyse varmadan sona
Gönül muhabbete deme kaçıyor.
Gönlüme düştü bak bir sevinç yine
Dönüp de yoluna güller döşesem
Değeri artar mı yolların acep?
Ufukta güneşi yere indirsem
İçine dolar mı ateşi acep?
Bedava sanırsın sen bu gülleri
Nice cahil gördük dedik ki insan
Muhabbet eylesen uymuyor lisan
Gümüşten tepsiyle bilgiyi sunsan
Sofradan sofraya kaçası gelir.
Sanır ki bilirim ilimi feni
Tohumun hasını yüze serince
Yoksulluğum biter toprak verince
Mazotçu, gübreci ipi gerince
Âşıklığın biter dersin. Öylemi?
Toprak ustasıyım ırgat değilim
Seneleri saysan bilmez miş gibi
Rakamlar sıralı nöbete durar
Acılarda durup dersen gül dibi
Sevinçler hiddetten mahkeme kurar.
Katlan nicesine sende acının
Nefisler uyandı gaflet yerinde
Gayretler azaldı alın terinde
Kimi kavrulurken kimi serinde
Gönlüm haksızlığa kızıyor sanki.
Çamurlara kardı asfaltlı yollar
Kimi yokuşlarda apışıp kaldı
Kimi karakışta buza dayandı
Yatağı bozulan ırmak sallandı
Akışan ırmaklar sele dönüyor.
Şarkılar döndükçe dilde hüzzama
Şiirden medet umdum nice çaresiz derde
Sevgilerle seslendim dünyada nice ferde
Cansız beden topladım gün içinde seherde
İsyanları katlandı can içinde dünyanın.
Kızılırmak köpürdü Meriç yine taşkında
Öğün bunaltıyor fakir mutfağı
Soğanla patates kurmuş otağı
Bayramdan bayrama etli sıcağı
Görünce şaşırır bizim çocuklar.
Şırıl şırıl aktı çorba tabağa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!