Tan vaktiydi baharda
üzgündü güneş;
ayrılık mı doğacaktı sabah sabah.
Limoniydi zamanın içinde turfanda
dalında açamamış kuytusunda embiryon
kırağı düştü dalından
Bir martının denize kuşbakışı bakışıyorduk düşleşirken
deniz mutadil dalga
martı helecanlı
bu gece mi sadece!
tüm zamanlarda içimizi çekerdik denizin içine
derinliğin doruğunda bir dağ görünürse
Yürekten vurmanız gerekmezdi
ipi boynuma
mili gözüme çekseydin
Sözünü dinlemezdim.
doldururdum azık torbanı
Düşler yaşarken
ağaçlar yapraklarını döküyordu
toprakla yapraklar kuçaklaştı yeryüzüne yakın bir yerde
ölümsüz oldular
altı ay sonra doğacaktı canlar yeniden
sular azıcık çekildi gövdeden köklere
Hayatın içresinde,
yaktığımız kadar alev -ışık,
biriktiğimiz gül yığınıyız.
Koklansınlar sonsuza.
Bir o kadarda
Kestirmeden
ezberine de aldırmadan
bildiğin yollardan
üstüne ölü toprağı
gözlerine kül serpenlere üfüreceksin.
Körolası kara gözlerinde umut eksiltmeyen o.
Onun yokluğundan faydalandınız.
Paydacılıkta alt tabaka
eşitlikte;
hep ilk adımdan sonrasıydınız
İçbükey eğilmelerinde
kırılmadan alçakgönüllülüğünde
dünyayı tutacaksın parmak uçlarında
Dışbükey bütünlüğün görkemi
yoldaş olsun çınar ağacına
Bıraktım suyun yüzüne, bakışlarımı
tanıdım yansımada parlayan iki göz
benimdi
o iki ışık.
Ve
Bugünlerde çok yorgunum
lakin
kafam ve kalbim karışık değil
birbiriyle ilinti aksine barışık
Bencilliğe dönen tüm dolapları
BU DA CANDİR İŞTE
BU DA CANDIR İŞTE SENI SEVERKEN..
ÖLMEYI DE BİLİR BUDA CANDIR İŞTE
MAHKUMDUR SENİ BEKLER GÖZ YAŞLARI İLE.
SENSİZ NEFES ALAMAZKEN BUDA CANDIR İŞTER
..........20.04.2013...........GÜNER KARATEKE