HALİL İBRAHİM BEREKETİ
İki candan kardeş varmış,
Birbirin çok severlermiş.
Halil'miş adı büyüğün,
İbrahim ise küçüğün.
Halil evli, çocukluymuş,
İbrahim ise bekârmış.
Ortak tarlaları varmış,
Kardeşler azla doyarmış.
Çıkan mahsulde ne ise,
Pay ederlermiş ikiye.
Daim böyle ederlermiş,
Geçinip de giderlermiş.
Yine bir harman yapmışlar
Buğdayı da ayırmışlar.
Taşımaya sıra gelmiş,
Halil, şu teklifi yapmış.
"Çuvalları getireyim ben,
Burda buğdayı bekle sen."
İbrahim; "Peki abi" demiş,
Halil; getirmeye gitmiş.
İbrahim düşünmüş "abim
Evli, çokça buğday lazım."
Demiş ve kendi payından
Ona vermiş buğdayından.
Sonra Halil çıkagelmiş,
Kardeşine şöyle demiş.
"Haydi İbrahim önce sen
Doldur ve taşı istersen"
İbrahim, çuval doldurmuş
Ambarın yoluna düşmüş.
Halil; "Şükür ben evliyim,
Var bir kurulu düzenim.
Kardeşimde bekar daha,
Çalışacak gün var daha,
O para biriktirecek.
Bir ev kurup evlenecek."
Halil böyle düşünerek,
O da atar birkaç kürek.
Velhasıl gidince biri,
Payından verir öbürü.
İşte böyle sürüp gider,
Onlarsa habersizdirler.
Nihayet karanlık basar,
Görürler ki, buğday artar.
Allah, bu hali beğenir.
Buğdaya bereket verir.
Öyle bereket verir ki;
Günlerce taşır bu iki
Kardeş bitiremezler,
Onlar bu işe şaşarlar.
Böyle artar buğdayları,
Dolar taşar ambarları.
Bugün "Bereket" denilir,
"Halil İbrahim" anılır.
Hacı İbrahim SAĞIR
1 Mart 2017
Kayıt Tarihi : 20.11.2018 23:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!