Üstü kar yüklü trenler geliyor,
Elazığ’dan , Erzurum’ dan.
Mahcup evlere dönüyor yüreğim.
On dokuz yaşım titriyor bir avuçta.
Göğsümde açtığın yer hala boş.
Sorma, niye...
Hala duruyor mu o kent,
Yerli yerinde.
Sırtında dağ, önünde deniz.
Yukarı mahalledeki eviniz.
Yine bulanık mı o kentin havası,
Eski dostların yüzleri gibi.
bir dostun varlığında dünya varlığı saklı
öyle bir hürriyet ki her tarafı yasaklı
Her gece hülyamı orta yerinden,
Bölmezse sevdaya, sevda demem ki.
Ya bir otobüsle, ya bir trenle,
Almazsa sevdaya sevda demem ki.
döşümde inceden bir sızı uyur
büyür gecelerde yorgun hayalin
bilmem boşa çıkan bu kaçıncı güz
mevsimsiz yaşamak ağır geliyo
portakal kokusu deniz yosunu
döşümde inceden bir sızı uyur
büyür gecelerde yorgun hayalin
bilmem boşa çıkan bu kaçıncı güz
mevsimsiz yaşamak ağır geliyo
portakal kokusu deniz yosunu
Tükendi ömrümün üçte ikisi
Körüğün önünde har ile geçti
Benim neme gerek elin hakisi
Giymedim alları zor ile geçti
Yazıma bahanem olâmaz haşa
GÖNÜL İLE HASBİHAL
Ela gözlerine hilal kaşına
Ben olayım gerdanına döşüne
Aldudak içinde inci dişine
Anzer balı değmiş sözün olayım
Senin gözlerindi
Uzak denizler gibi bakan
Bir martı gagasına bulaşmış
gülüşün...
Yosun gibi hasret gibi
Hangi şarkıyı dinlemiştik düşün



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!