Halifelik Türk Ulusunun ve Anadolu'nun B ...

Önder Karaçay
2688

ŞİİR


81

TAKİPÇİ

Halifelik Türk Ulusunun ve Anadolu'nun Başına Nasıl Bela Oldu

Bu bilgileri bilmeyen kendisinin ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini bilemez. Tüm detayları yazmak mümkün değil. Nokta atış tarihi bilgiler okuyan insan olur kendine gelir.

Devleti Aliye 1299 yılında Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur.

Namı halifelik gelene kadar bir Türk değeri olan osmanlı imparatorluğu;

- 1299 da kurulmuş, 1579'a kadar 3 asır YÜKSELMİŞ....

- 1579 dan 1699 kadar,
1 Asır DURAKLAMIŞ.

- 1699 dan 1919 kadar.
GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR.

Gerçekte iki farklı devlet vardı;

İki farklı devletin farkını iyi öğrenir isek bugün dinci zulmün ne anlama geldiğini de oradan çözebiliriz.

- Halifeliğe kadar olan Osmanlı... (1299-1517) Nam-ı diğer Türk İmparatorluğu

- 1517 tarihinde Halifeliğin alınmasından sonraki Araplaşan Osmanlı İmparatorluğumuz… Ve Araplaştıkça daha çok batan koca Osmanlı İmparatorluğumuz…

Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu...
Ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…

O günkü şartlarda halifeliği olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler...

Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerdedir. (1517)

Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler...

İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur.

Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarından seçilecek iki bin civarında ulemanın, Mollanın, Ebussuud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlanır...

Bugünde araplara sürekli toprak ve kurumlar satılıyor.

İmparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir deyişle; Türk İslam’ının terk edilerek, Arap müslümanlığı adı altında siyasi sömürge dinciliğe doğru evrilmesini sağlamak konusunda anlaşırlar.

Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır, “Türk’üm!”, “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir.

Bu dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm!", “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir.

Maalesef Osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine, Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur...

1603 yılına gelindiğinde artık Ehl-i Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır; yerine Halidî, Nakşî, Kürdî Tekkeler kurulur.

Bugün laikliğe nasıl tarikat ve cemaatler iktidarı ile devlet ve ulus soyduruluyor ise aynısı yaşandı.

Yine bu dönem ırkçı bölücülük adına Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir,

1950 sonrası bölücü ırkçılık siyasi soygununa malzeme olmaktadır.

1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar. (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…)

Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilirler…

Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, böylece kırdırılırlar, ganimet bile toplatmazlar…

Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…

Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak için de Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler.

Kürtleşme adı altında Ermeni siyaseti güdülür. Bugün olduğu gibi. Türk partisi zannedilen bir parti bir bakıyorsunuz Ermenilere hizmet veren bir parti olarak karşınıza çıkar.

Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır… Buna tarihimizde “Ekrad (kürtleşmiş) Türkmanlar” denir…

Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…)

Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve bu politikalar sonucu gelişir ve büyür. Böyle bir sorun yoktur. Emperyal proje ve niyetlerin malzemesi yapılır. Bugün olduğu gibi.

Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir, artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir... Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…

Bugün Cumhurbaşkanı tek yetki ile aynı açmaza düştü. Detaylarını farklı yazılar ile yazıyorum.

Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler…

Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar…Emperyal talan petrol ile ilgili cetvel şirket Devletleri aracılığıyla yapılır.

1938 sonrası 1950 çok partili her mahallede bir milyoner içimizde bu misyoner işbirlikçiler aracılığıyla Batı parası ve petrol soygunu çıkarı adına Türk ordusu Filistin'de bir terör örgütünü korur. Tarih işte böyle acımasız bir süreçtir. Böyle gelmiş böyle gitmez.

Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur. 1563’te ise Rumların matbaası vardır.Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra, 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz; ama bilgiye sahip olmak için artık çok geçtir…

Fransa bizde bir günde yazılan Osmanlı'da bir yılda yazılmaz diye dalga geçer.

Bugün bir günde yazdığımı batı sonsuza kadar yazamaz hale düştü.

Kanlı mafyacı şirk devletçiliği bitti.

Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır:

1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir Türk imparatorluğu (Osmanlı) varken; neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de Kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?

Osmanlı bu dönemde; yani yaklaşık son 250 sene, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, nihayet 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşını kazanana kadar tüm savaşları kaybetmiştir.

Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi mezhepçi politikalara dönülmeseydi; koca bir imparatorluk batar mıydı?

Ve yine; Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş'ların, Seyit Gazi'lerin, Ahmet Yesevi'lerin İslam’ı, İslam değil miydi? Sömürgeci emevi yezit sözde Müslümanlık diye din mi olur.

Osmanlıyı kuran Şeyh Edebali'lerin İslam’ı, Akşemseddin'lerin İslam’ı İslam değil miydi de, Ebussuud'lara teslim edip batırdık koca imparatorluğu…

Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.

Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi der ki:
*“Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!”*

Suriye'de bir mezhepçi soykırımın adı oldu stratejik çukur Ahmet Davutoğlu. Tarihe böyle geçtin işte.

İşte bu yüzden "Arap sevici, mezhepçi" değil, Cumhuriyetçiyiz, Türk'üz, Atatürkçüyüz...

Ne Mutlu Türküm diyene...!!! 🇹🇷

Halife hayali ile yanıp tutuşanlara tarihten bir ders olarak hatırlatmak isteriz.

Hiçbir halifeyi Türk'ün atası olarak kabul etmiyoruz.

Biz Türk ulusunun yurttaşlarıyız kimse bize 'benim milletim' diyemez. Biz Türkler kimsenin değil kendi ismimiz Türk adı altında yurttaş bağı olan bir ulus toplumuz.

Geçmiş tarihini iyi bilmeyenler aynı tuzağın içine düşmekten kurtulamazlar.

Bilmediğin bir niyete destek verme, bildiğin bir bilgiyi de ögretmekten çekinme.

İnsanlık düşünce ile yaşar sembol ve slogan ile Türk ve insan olmak mümkün değildir.

Hun doğa töz düşünce gücü geldi ve yeryüzü soygun düzenini altüst etti.

Türk tek bir can kaybı olmadan bunu nasıl yaptı?

Hala silahlanmaya devam ediyorlar bizi yok etmek için yok edilmiş bir şekilde canlı ölü ibreti alem olmuşlar haberleri yok.

Irk ve mezhep isimlerini tarihsel süreçleri anlatmak için kullanmak zorunda kaldım. Doğal yaşam içinde ırk ve mezhep yoktur. Siyasi ve soygun araçlarıdır. Bölücü ve kin dini amaçlı araçlardır.

▪️♾️Önder Karaçay♾️▪️

Önder Karaçay
Kayıt Tarihi : 1.7.2025 11:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


▪️▪️♾️▪️▪️TÜRK▪️▪️♾️▪️

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!