Dişlerimizi kenetleyip birbirine
Ellerimizden bitişerek
Arzularımızdan düğümlenip
Sayıklamalı sayrılarla
Korkumuzu doğuruyoruz.
-Üçkardeş'e-
Ateş bulunmadı Ali İhsan, çalındı,
Gözlerindeki, iki damlası…
Külliyen haksızlıkla dolu tarih.
Ekmeğin kokusu
Toprağın
Denizin
Kır çiçeklerinin
Dahası elmanın
Soluğa sinen kokusu
Mecnun zamanlarında
Herkesin aklına Leyla gelir
Saçları gelir rüzgarlarla
Aylı gecelerde güzel yüzü
Peşinden Leyla gelir
Zamanın sofrasında ömrüm
Korkularım kadar sıcak
Öfkem gibi kararında tuzu-biberi.
Bir bağa girer gibi
Üzüme su, şeftaliye tat
Yalnızca soluklandım say
Çünkü yoktu bir durağım
Yok duracağım
Ucum bucağım, yok
İler tutar yanım da.
Suyun yüzüne yazıldı her yazı
Sitem yok o yüzden, minnet yok
Yalnızca yüzlerimizde izi kaldı sözcüklerin
İnceden çizgiler ve keder şeklinde
Söz uçup gitti bir yara izi gibi
Kirini sesimize bırakarak
-muhtar'a-
Büyük sancılarla doğarlar da
Bilmezler ölüme gebe kaldıklarını o an
Bilmezler büyütüp durduklarını içlerinde
Ve doğuramayacaklarını
Gereğince uzun bir yalnızlıktır şimdi yaşamak.
Şimdi, gidişinin ertesindeki ilk türkünün ilk sözünün acımsılığıdır.
Sen gittiğin için yola çıkma zorunluluğudur şimdi.
Ve şimdi
Belki bir daha gelmeyeceğindir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!