Fırıldak olmalı insan.
Şöyle yanar dönerinden.
Nereden eserse rüzgâr,
Kokusunu iyi almalı,
Hemen bir yol bulmalı.
Devr-i fetretindeyiz şimdi, modern çağların...
Düşmüşüz pençesine zalim, softa ağların.
Hal-i pürmelâlime bakar, bakar ağlarım.
Müslüman, müslümanla vuruşuyor gardaşım...
Allah’a havale et diyor, gel buna yanma.
Ay doğar yücelerden.
Mehtaplı gecelerden.
Yâr beni sorsun diye,
Yıldızlara yalvardım...
Mektubum var hediye,
Gene eski günler düştü aklıma,
Gidip Sarılar’ı göresim geldi.
Oğlum dalga geçti şaştı aklıma,
Dâh edip ‘sumsuğu’ vurasım geldi.
Babam atlarınan düven sürüyor.
İSTİYORUM
Mavi gök, temiz hava, yeşil yaprak.
Yanan soba, tüten baca, sıcak ekmek.
Bitsin güzel yurdumda, yakıp yıkmak,
Birlikte oturulup içilen, çay istiyorum.
Bu ne zindan umutlarım söndü mü?
Karanlıklar gül yüzünü gördü mü?
Yalın ayak dolaşırım yurdumu,
Etim ithal, sütüm ithal.
Yurdumda milletim ithal.
Dünya denilen bu handan,
Gelen geçti, konan göçtü.
Söz uçtu, yazı kaldı.
Çoğu gitti azı kaldı.
Söz ehliyle eyle sohbet,
Gör nasılmış muhabbet.
Aşk diyorlar bu hale.
Gider gönülden gönüle
Bir çift söz etmesen bile
Susuşunu öptüm senin.
Bu nasıl dert nasıl bela?
Eli ayağı dolaşmış,
Gidiyor bak paldır küldür.
Nasıl bir pislik bulaşmış?
Bak ne diyor cengir cengir?
Anketler hedefi şaşmış.
Yüklesem derdini, derdim üstüne,
Elim titrer, yürek yanar sevdiğim.
Yeter gelme gayrı benim üstüme.
Vurgun yedim, başım döner sevdiğim.
Bülbülün dilidir çektiği çile.
Yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum. Selam ve dua ile...