Büyük, beyaz, yelkenleri rüzgarda bulutlar gibi kabaran, güneş vurduğunda pirinç aksamı altın çiçekler gibi parıldayan, geceleri damla damla ışıkları uzaktan bakanlara eski masallardaki şehrayinleri anımsatan bir gemi düşünün.
Sizi, hayallerinizle büyüyen münbit sahillere, geniş yeşilliklere, baharat kokularının ve esrarlı yamaçlarında gümüş madenlerinin saklı bulunduğu değişik kıtalara götürecek bir gemi.
Ve bu geminin adı “cennet gemisi” olsun.
İçinde heyecanı, özlemi, aşkı, tüm içkileri ve bir o kadar da güzel kadını barındıran bir gemi.
I
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
Devamını Oku
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!