Belli baharı bekleyen ürkek üveyik gibisin.
Atam Abdülhamid, gibi çok dertlisin,
Adın Kızıl Sultan'a çıksa da hep hak üzeresin.
Nerede derdi olan birini görsen sen dertlenirsin.
Dert etme, ey nefsim dua et,
Bir gün gözyaşlarım diner sanmıştım,
Uğruna acı çektiklerime çok inanmıştım.
Mutluluğu ihanete meyilli gözlerde aramıştım.
Sevdiklerim için hayallerimi hep yarım bırakmıştım.
O gün gelip, gittiklerinde yine bir başıma kalmıştım,
Dur be gönül bırak artık aldanmayı,
Yıkılır sanma deli budalayı,
Ne olur bırak artık suskun kalmayı,
Sev yine sersem budalayı,
Alıştı artık gönül sensiz yaşamaya,
Dayanmak zor olsa da, geçeni alkışlamaya,
Düş ey yalnızlık yakamdan,
Çaresiz sandığın bu adamdan.
Geceleri hapsettiğin zifiri karanlıktan,
Aydınlığa çıkart artık, acıtmadan.
Yoklukla hiçlik arasında kaybolmaktan,
Duygusuz mu sandın ey sevgili,
İçime çektiğim nefes, içtiğim su gibisin.
Masum bakışlarınla bu gönlü kül eylersin
Lâleler gibisin benim için ilkbaharın müjdecisisin,
Aldığım nefesin kalbimde, aşk olmuş halisin.
Duy sesimi ne olursun,
Sana tükenen bir ömrün hatırına.
Dön, sisler çökmeden önce,
Bu beldenin karanlık yollarına.
Yıllar bir bir geçip gidiyor,
Ey aşk, neden hiç uğramazsın kapıma,
Sarmazsın bu bedeni, her anımda
Ben mahşere sakladım, bütün günahları.
Aşk yüzünden aldığım bütün yaralarımı.
Ey gül, ayrılık mıdır benim imtihanım,
Hep vakitsiz gelen sevdalarda biçareyim.
Ey gül, ayrılık mıdır benim imtihanım,
Sebebsiz döktüğüm gözyaşıma yanarım.
Şimdi sevdayı sonuna kadar tüketmiş yollardayım,
Ey kayıp şehir,
Umutları hayalleri hiç olmayan,
Derin düşüncelerde kaybolan yitik şehir.
Bir gurbetsin sanki sen bana.
Bu hüzne esir düşen sol yanımda,
Bir sabah melteminde tut ellerimi,
Yitip gitsin bu içimdeki çaresizlik.
Bir sabah melteminde sev beni,
Yangın yerine dönsün gönlümün her yeri.
Gözlediğim bütün yollar sana çıksın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!