Her kavgada yaralanan
Her savaşta mağlup olan
Ve her ayrı gece için ağlayan benim
Ki ben
Sevdim seni buna rağmen
Akılsızlıktı akılca
İş bu; eller açık,
Garibanlık mı desem boynu eğri,
Hani banacılık mı yoksa, yeri ?
Kokuyor cümlelerim...
Bir yeni kural reyhan şerbeti ve limon.
Hani ne bileyim bol gelen arpa mıdır desem,
Yalnızlık olgu değil olaydır aslında
An gelir kaleni keşkeler kuşatırya
İşte o andır yalnızlık aslında
Doğru bak !
Her yer ayna...
Ki ben kusursuz bir habitatın gölgesinde
Yaşamaya devam ederken,
Ötesinde sanardım okyanusların
Sevilebilecek bı insanı.
Nasıl oluyor anlamıyorum. İnan bana,
Dilim haya yoksunu olduğundandır belkide.
Vicdanın rahat mı kardeşim?
Sigortan yatıyor mu?
Kaç yıl kaldı emekli olmana?
Çocuğun devlet okulunda dayak mı yiyor?
Erken emeklilik düşünür müydünüz efendim?
Gri deniz kurtlarını döküyor
Yine itham zamanıdır
Özgürlüğün kanatları üşüyor
Yokluğun varlığı sıcacık
Arka bahçende ekru ten,
Ustam metrelerce kar geliyormuş diyor
Ama nerden baksan diz boyu kar
Konuşuyorduk seni taze yemyeşil
Yeni alınmış defterine ayraç
En azından umutlu,
En azından ruhlu ve onurlu.
Bir ağaç olsam gün batımı, üstüme bir saat güneş vursa.
Bir saat çalışsam günde ve bir saat uyusam sadece.
Bir saatte kazandığımı, bir saatte harcayabilsem en az.
Yoksa da bir saat olsam sadece, öylece dursam hiç durmadan.
Yirmi beş yıl oldu ben düşeli buraya yirmi beş saat değil.
Öyle ki rızkımı yerken dişimden kan dökülür
Akıp giden zamana inat köpek uğultularını susturmak amacım
Darağacı benim için yağlı ilmek benim için
Ki ben bayrak sallayan halkımın temsili
Ki ben ekmek için soyut çarpışanların temsili
Boynuma sarılıyordu rüzgar sol yanımdan
Kulak arkamda dünün uğultusu
Taba ışıklarına şehrin, dalıyordum
Şafağın ses telleri titremeye başladı birden
Cıvıldadı sanki parmak uçlarımda eski bir düğün
Tozluydu raflar o zaman, açılmamıştı pencereler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!