Ben Züleyhaydim sen ise Yusuf. Takvim yapraklarım daha ağırdı, senin ömür satırlarından. Nefesinin mısraları benimkinden daha azdı. Sen Yusuftun, gömleğini yırttım imkansızlığın. Gel bir sarıl bu imkansizligin kemikleri kırılsın. Senli zamanlarımda eritmisim yüreğime şekeri. Sensizliğin tadı şekerin zehriymis meğer. Dipsiz bir kuyuda adını hecelemekmis ve söyleyememekmis içindeki kelimeleri ve seni görebilmenin umudu, aydınlatıyordu bu kuyuyu. Gururumun tercümanı yoktu ve sen geçiyordun gözlerimin önünden. İmkansızliğin tınısı fisiltiyordu kulağıma "seslenme Yusuf'a", Sessizliğin kuyusunda görebildim ya seni...Seni görebilmek gülümsememin nedeni.
Seni ele sevirem ki...
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Devamını Oku
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta