bildiklerimden vur beni
ki göreyim kendimi
evvel zaman içinde
kirli yüzlü
yalınayak bir çocuktu
tuhaf yalanlar söyle bana
bildik gerçeklerin ağzı açık kalsın
öyle ki
sahaflardaki tozlu sahifeler
öldürecek birileri
yine aynı oyuna gelerek
gayrılıkta istiklal var zannederek
-sırtını sıvazlayan elin
istiklalboğan olduğunu görmeden-
hep biliyordum zaten
beni sevmediğini
çoktan giderdim de senden
bilmek bazen yetmiyor ki
-ahh bu kandırmak kendini
galiba atalarımdan mirastı
sırtımdan inmeyen sopası
zaman zaman bir sırp eşkiyasıydı
boşnak kızına musallat
dogmalarından doğru
evleri en fazla iki
bilemedin üç katlı
şirin bir mahalleydi
önce makedon emine teyzeninki
elması
yarasa çığlıklarıydı
tüm ışıkları söndüren
kör ve sağır artık kentler
sokakları zapteden
”kaaat helvaaa”
diye bir ses yankılandı mıydı sokakta
o vakit yapışırdım annemin yakasına
mırın kırın etse de önce
kocaman gülümserdi hevesimi görünce
laf aramızda pek yaraşırdı cömertlik
-evrende kaybolmazmış sesler-
maksat
sahiden muhabbet olursa
eh be şairim neyleyim
ne ki benimle derdin
emret nasıl yazayım istersin
mesela




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!