Doğduğu ay olduğundan mı, yoksa kimliğini en çok besleyen çağ olduğundan mı bilinmez!..
Aşkın, umudun, ışığın olduğu kadar mayısın da tutkunuydu; fakat eylülün mahkûmuydu. Ekvatorla kutuplar kadar zıt, sarmaşıklar gibi iç içe olan bu hâl, onu kâh ateş olup kahreder, kâh bayram gibi sevindirirdi.
Gülün ayı mayısla birlikte gönlünün ve tabiatın bin bir cilvesine şahit olmak, mutluluğun ta kendisiydi; ama ya eylül?
Ah, eylül!.. Kalbinin gül kremine dönüşen bir yarısı "ohh, mayıs!.." deyip neşeyle çağlarken; diken korkusuna saplanan diğer yarısı "off, eylül!.." diye karalar bağlardı.
yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.
Devamını Oku
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.



