Sana değer cümleler,
Kağıda değse,
İnan o kağıt taşıyamaz,
Üstüne alamaz bu güzellikleri,
Gözlerinin pırıltısı değse,
Gri görmekten bıkan gözlerime,
..
Gri bulutlar uçuşmaya başlar yüreğimde
Hissedersem eğer ne söyleyeceğini
Anlarım
Sağanağa dönüşecek yağmurun
Geleceğini...
Yine böyle
Uykusuz bir gecenin sabahında
..
Ucu yok şimdi ışıkların
Gittikçe gidiyor,içime baktıkça renkler karışık!
Siyaha bürünür gibiyim
Kimi zaman mavi bir sakinlik,
Belki kıpır kıpır bir sarı,
Ya da sığınmak istediğim saf bir beyaz,
..
Bir balıkmışım ben,
mavi bir fon ve üzerinde beyaz martılar...
Kocaman gri bir kalabalık
ve ortasında hiçsizlik...
Bir çok balıkadam tanıdım ben
mavi bir tonda yeşil kıvamında...
Yani aslında kırmızı bir balığım ben,
..
Gece tüm ihtişamıyla serilmişti yere
Işıklar yerlerini bırakmıştı gölgelere
Renklerin hepsi bürünmüştü grilere
Korkunç karanlığın ortasında
Yüzlerce gri renk arasında
Ebruli bir parıltı beliriverdi
..
Siyah beyaz resimler...
Ne kadar da ihtiyar,
Ne kadar da eskiler.
Sanki başka bir diyar,
Başka bir dünyadalar.
Gözleri yorgun bakar.
Gören hayale dalar.
..
sen…
Bir kapı aralığında
Gri mum ışığı…
İster gir
İstersen çık hayatımdan…
Benim umutlarım var
Yarına ısmarladığım
..
yalan değil, büyük ve maviydi gökyüzü,
ateşin renk değiştirdiği bir gecenin ardından,
bekledim sabaha kadar güneşi,
susuz kalmış kuru dallarımla tarlada.
üzerime düşen mavi bulutların arasından,
yansıdıkça güneş tomurcuklarıma,
saklanmaktan sıkılan bakışlarına, sana dönerim,
..
Şu baharın bir perşembesi de eksik olsa
Eksik olsa penceresinde sümbül söylenen
Hani o sevgili; perdesinde gri tonlu aşk
Hadi o eskidi, penceresinde sümbül söylenen
Hani o sevgili; baharın bir perşembesi giden
Kan kırıntısı panzehir kussa dudak dudak
..
Uzun gri yoldalar, gözleri fena sabit.
Kişnemekti hayal meyal, tepinmekti aşikâr.
Kül koyu merdaneler yok yere koşardılar.
Salkım saçak kuyruğu fırça mırça tam tırıs,
Azer zifir yeleler rüzgârda coşardılar.
Yaprak, şimşek, ahteran, ayaklara mugaylan.
Türab, kervan, sareban, hardı suzi beyaban.
..
Kara değidi benim sevdam.
Belki biraz gri,
Belki biraz hakkı yenmiş.
Ama temizdi hep,
Hep taze çiçek kokulu,
Hani o ferahlatan içimizi.
Benim sevdam hiç kara olmadı,
..
Gri tonlarda sevdalar yaşadım
Az kirletilmiş sahibinden satılık
Hayalleriyle gerçeklerini karıştıran
İnsan sinsilesinden geçti yolum hep
Düşlerim temiz
Fakat kaderim pis
Çok aşık oldum
..
Kanlı diller yağıyor
Göklerin derinlerinden.
Cümle saksağan
Mültecidir
Saçaklarında gri şehrin.
Ve tüm kazmalar
Yolculuktadır
..
belki
yine gri sabahlara uyanıyorum
rüyalarımda
körfeze atıyorum oltayı
belki
bir avuc gökyüzü
bir demet ışık
..
Çıkmaz bir sokaktır yanlızlığım
Düşüncelerim yorgunluğunca bitik
Arıyorum elleri bütün gri sabahlarda
Ellerim unutulmuş sokaklar gibi
Suskun ve bitik
Tutuluyorum umutsuzluk rüzgarına delice
Yüreğim şimdi kelepçede ellerinde
..
Yine sırılsıklam
senin yağmurlarınla seyrederken denizi,
gri aşklarımı düşledim.
ılık esen rüzgarına,
emanet sevgilerin türküsünü söyledim.
Bir nefes İstanbul'dun sen,
aklıma yar düşünce
..
Seninle sevgiyi,aklı cambaz küçük bir çocuğun gözlerinde yaşadık.Olabildiğince saf ve temiz.
Boşluksuz gökkuşağı rengiydi duygularımız.
Günler geçiyor,tutkumuz büyüyor büyüdükçe hiç tadılmamış duygular yaşatıyordu.Bir büyü çemberiydi bizi sarmalayan.Biz büyümüzü yaşıyorduk.Yeryüzünde sevgi üzerine kurulan tüm tanımlar bizde anlam kazanıyordu.Yaşam tamamen gökkuşağı renkleriydi gözlerimizde.
İlk kez bu renklerin dışında gri ve siyahı gördük,şaşkındık...Bilmediğimiz iki renk...iki yeni nefes...
Bilemedik sevdiğim artık bu iki renk olacaktı bizim dünyamız.Sen sarıldın grinin ince beline,ben kalakaldım siyahın koynunda.
Şimdi gözlerinde hayret ve hasret,gözlerimde büyük aşk ve korkulası bağlılık.
Bir elinle yakalamışsın görüyorum gökkuşağının renkli elini,yaşanmışlığa,yeniden renkli dünyamıza davet ederken sarıyorsun boynuma bilmeden.
..
yorgun sabahlar çalınıyor gözlerimden
çirkinleşen bir çocuk oluyorum gri beyaz göğe karşı
kuru dallarda ansızın açan ve dökülüveren çiçeklerin
rengarenk ve diz boyu olduğu o iklimde
hırçın bir rüzgarın öfkesinden savrularak geçiyorum
sabaha doğru çirkinleşen bir çocuk oluyorum
..
Özlemek
Buruşmuş fotoğraflarda bir vücut, saramış kağıtlarda bir isimsin.Yaşıyor olmam önemli değil, çölde bir kum tanesi,yağmurda bir zerreyim...
Sana susuzluğumu gideremiyorum. Sen yokken ben, mekanik hareketler yapan, sağır ve dilsiz gibi oluyorum. Sadece yürüyorum, bakıyorum, uyuyor uyanıyorum. Kurulu bir oyuncak gibiyim. Arkamdan anahtarlarım çıkarılsa yaylarım bozulur bir daha hareket edemeyecek gibi olurum...
Duygularım yok, deneyimlerimi unuttum. Yüreğim mengeneye sıkışmış gibi özleminle kavruluyor. Özlemlerim büyüdükçe, yokluğuna alışmak dahada zor geliyor...
Mürekkep mavisi yagmurlu bir sonbahar gününün, donuk gri renkleri gibi yüreğim. Kendimi hüzün labirentlerinde hissediyorum.
Bir ses, bir nefes, bir görüntü, bir resim yokluğunu ne kadar doldurabilir ki...
..
Yağmur gözyaşlarım kadar gri,
Bulutlar ise,yok olmuş kalbim gibi
Belli belirsiz bir girdap,
Karanlığın ortasında
Gözyaşlarım içine düşüyor
..