Bizimkisi sevda değil,
Olmayanı yaşamak.
Bizimkisi hamallık,
Dünyaları taşımak.
Bilemezsin acısını,
Çekmeden sızısını.
Katran gibi gecenin simsiyah kollarında,
Uykudan uyanıp da gözümü açtığımda,
Yoktu artık, biricik sevgilim yatağımda.
Bu gece pek karanlık,
Uyandım bir aralık…
Sevda bu mu?
Yıllar yılı beklemek vuslatın kapısında.
Sevda bu mu?
Aşkı yaşamak gecelerin en hasında.
Sevda bu mu?
Meze olmak sarhoşların masasında.
Ey kafası önünde sokak sokak gezen genç!
Neden üzgünsün böyle, hayata mı kaldın geç?
Söyle bakayım bana; saat ömrünün kaçı?
Dünyayı ters gösterir senin baktığın açı!
Sen koskoca bir yalansın
Bense en büyük yalancı.
Sen el değmemiş kemansın
Bense en usta kemancı.
Sen yazılmamış romansın
Yasak bana her şeyin, sensiz haram her şeyim,
Tebessümlerim yarım, el güler ben ağlarım,
Kirpiklerimdeki yük dünyadan daha büyük,
Ellerim yetim gibi, parmaklarım mecalsiz,
Gözlerim toprak kokar, gözyaşlarım emsalsiz.
Kırık bir mızrak gibiyim; yarım kalmış öçlerimle baş başa
Yarı ağlamaklıyım; yarım bahar, öteki yarım güz...
Sabırsız gecelerimle koşuyorum güneşe, sırtım terli
Ellerimdeki nasırlar kan revan, parmaklarım öksüz.
Kırık bir mızrap gibiyim; yarım kalmış türkülerimle hüzünlü
Dalgalarla boğuşur gece-gündüz balıkçı
Ağı intikam alır günahsız hamsilerden
Tek dostu içip gezen şu ihtiyar kayıkçı
Aşk öyküleri dinler, genç yaşta sevenlerden.
Sabahlar bir başkadır garip balıkçı için
Gözlerin gözlerime hicret etsin;
Can havliyle koşar adım,
Gördüklerini unutup, görmek istediklerini umarak,
Ağlamadan, sızlamadan, bebekleri güle güle,
Sürmeleriyle gelsin…
Hani sevmezdi gönlüm karşılıksız bir aşkı
Ürkerdi bakışlarım, zahmet gelirdi görmek
Mahmur eden kokunla, rehine verdim kalbi
Allah’ın lütfusun sen, sevaptır seni sevmek.
Hakkın var biliyorum aldığım her nefeste
merhaba genç şairim sizi** Gönül pınarından süzülenler***şiir, edebiyat dostluk grubuna davet ediyorum.