O vakit genciz ya, tıfılız yani
Yıl 1983 - 1984 falan
her şey yalan
olmaz mı hiç ya dünden bir şeyler kalan
yok anasını satayım, yok işte.
yeni yeni gençliğe adım atmaktayız,
kızlara bedavadan caka satmaktayız
gece gezer gündüz yatmaktayız.
neyse,günlerden bir gün gittiydik
fuar denen insan kalabalığına
yalnız mı yalnız başımıza
bir baloncunun yanına
güya para kazanmaya.
bilmem ne gazıyla balon şişiriyorlar
anladık ki uçan balonlar öyle olmakta
bizde çalışalım mı abi dedik
selam vermedik diye fırça yedik
ama yine de “tabi” dediler...
kaça çalışacağız ne yiyip içeceğiz belli değil.
başladık balonları şişirmeye
sonra kasa iplikleriyle bağlamaya.
bağlayıp bağlayıp odanın içine salardık balonları
rengarenk...
ben hep kırmızı ve beyazları şişirir salardım tavana
kırmızı beyaz.- beyaz kırmızı başka renk var mı ki?
sonra saldığımız balonları toplar,
bir urgana bağlardık.
Haydaaa, çıkardık Fuar meydanına satışa.
ben manyak manyak balonların üstüne bir şeyler karalardım
herkes cebinde sigara taşırken
neden ben hep kalem taşıdım hiç sormadım
okumamıştım da ki kalemi seveyim!
unuttum ne yazardım
zaten okuldan atılmama sebepti unutmak
ve yazılı balonları
tutuştururdum insanların ellerine
bir kırmızıdan bir beyazdan
ulan! Patron ne anlar ay yıldızlı bayraktan
bazan parayla bazan parasız.
balonlar biterdi böylelikle
patron hesap isterdi öylelikle
şişirdiğim balonların hesabı sattıklarıma denk gelmezdi
yani eti kemiğini kurtarırdı o günün hasılatın.
meğerse hasılatı kediye yüklermişim miyavdan
bir gün yine çıktım insanların arasına
bu sefer balonlarım çok
belki yüz belki yüz elli...
çekip çekip bırakıyordum balonlarımı gök yüzüne
kızdırmış olmalıyız ki gökyüzünü
hepsini aldı elimden.
urgan başıma düşerken
baktım ki balonlarım gidiyor ellerimden...
BEDAVADAN.
O oldu bir daha balon satmadım...
Ama parasıyla aldığım gömleği de hiç unutmadım,
Unutmadım! ..
Kayıt Tarihi : 27.11.2006 10:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ben de üniversitedeyken garsonluk yaparak yurt kiramı ve günlük yemek paramı kazanıyordum.Ve o kış (1977 olsa gerek) biriktirebildiğim parayla gri-mavi, önü kruvaze kapanan bir manto almıştım kendime.Size anlatamam o mantoyu nasıl tüm koltukaltları eriyene kadar, etek uçlarının dikişleri sökülene ve rengi uçana kadar ne büyük bir gururla giydiğimi...
Yorularak kazanılan para kadar yastıkta güzel uyku veren hiç bir şey yok hayatta...
Yolunuz açık, kazancınız ak olsun ..Her daim.
diye bağırarak geçerdi bizim mahalleden baloncu.aklıma getirdiniz
çok hoş bir öykü kutlarım
Sevgimle
TÜM YORUMLAR (8)