Bugün 14 Şubat 2011
Üşüyorum sevdiğim
Karlar erimiş kunduramın dibinde.
Sen, hisarüstünde bir bahçede.
Taze dualarda inler annemin seccadesi
Kim bilir içinde ne gömülür çeyizlerin
gün görmemiş yanaklarında.
Bir yas giyiti bazen,
bazen de bir neşe pınarı,
Oyuncuyu efendisinin yanında görmek gerekir,
Yıkık bir duvar dibinde olsa bile
Neymiş bu fikir zindanı
Bir gece ansızın uyanırsın susuzluğunla
Kıblen şaşa kalmış ötelerin sesinden.
Sarı sisler öter gecelerin kasvetinde
Bir savaş ki zırhı soyunmuş
Göğsünde kanayan kalp
Uğurlar yolcusunu kar yağan çöl rüzgarında
Yalnızlık hüküm mü?
Fikir zindanı taştığı an
Sapan izinde saklıdır her şey apansız da
Siz siyahı beyaz yapanlar.
Göz bebeklerimde bir sis kaplanır
Nicelerden bir haber ulaşsın diye postuma sığınışım
Uyan ey sevgili, namus hançerin kınından çıkarcası
Şimdi hangi gökyüzünün sözcüklerini saymaktasın
Bir anı sürme çekmiş kirpiklerine
Yapraklar ağlar hüznün gölgesinde
Ekinlerden akan başaklar sızılar
Sütünü gömmüş kemikten göğüslere
Bir sıtma nöbeti çağlar gömleklerinin düğmesinden ağrı.
Bu bir sınav değil
Gelenek.
Sen nasıl bir dehasın ki;
En büyük zekaları
Kar üstünde
çıplak dans ettirirsin
Git derim, sana...
Korunak isterim seni görmediğim zahmetlerin
avuç içi kıvrımlarında.
Gitsen ne olur, susarım sana...
Her fenerin yandığında
Güneşin üzerine kızlar uzanır.
Heykelleri ışıktan bir mumdur yanar
Kara bir ağıttır güzelliğin içine konulan entariler
Güneşe savrulur kızların etekleri.
Güneşin üzerine kızlar tutunur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!