Gladyatör Bir Mecnun’um İstanbul ‘da Zindenaz
-Seni sevdiğim sürece hiçbir güzele, hiçbir sensizliğe, hiçbir deme yenilemem.
-Gücümü yüreğinde bitmeyen sevginden almışım.
-Yalnız sana yenilirim, yalnız sana tükenir ömrüm.
-Arenadaki gladyatör gibi sözlerinin hançerini kullanarak seni benden alan kaderciyle savaşıyorum.
-Ben yenilemem bu kadar seni severken.
Bu yüreğe armağan ettiğin sevginin güçlüsüyüm. Bileklerime değil, yüreğimdeki tutkusal gücün sihrindeyim.
-Musa’nın asası gibi sensizliğin yılanı olan her şeye karşı direnmeyi bilirim Zindenaz.
Hayat kısa,yılları yılan yaptı uzak kaldığımız her deme. Beni ısırmak isteyen zehirli haz güzellerine karşı panzehirin yüreğimde.
-Sen rahat ol, sen rahat yaşa. Merak etme, beni kimse sevgi salıncağına alıp aşkına bebek yapamaz.
-Senin sevgi emziğin ağzımda. Sütünü özleyip istesem de bu sensizliğe alışık alıştırmalar yapıyorum.
Sensizlik yeni bir yaşam şekli olmuş. Sensiz de yaşamanın gereklilik kipinde epigramlarım var.
Hayat seni sevmekse eğer ,eğerlenmiş bu hayatın en güzel yanına sana bir yan açmaktır.
-Bir gün gelişine gebe bu aşkın sonrasızlığına pınarlar beslemek gerek.
-Sessiz harflerin sırrında hurifi olmadan senin huriliğini yaşamak ve aşmak lazım lafla yürütülen sevda gemimizi.
Seni yazmak için yeni bir içi içip unutmak gerek eski yarayı.
Ruhumun en güzel cümlesinde vurgulanan sevginin yüklemi olup duruyorsun. Ben en çok bu silinmez aşk cümlesinin vurgulanan öznesi olmak isterdim sen uzak bir yüklem olarak gidişlerini ütülerken.
-Üşümüş bir yüklem gibi sıcak öznemden uzaklaşma.Mısra olur gözlerinden akan damlaların kaderi.
Islatma kitabımı.
Hüzzamlı bir hazan sarmış bam tellerimi. Abaları yaktığım senli gizemlerde özümü tetikleyen egoların sponsoru olmuş gidişin, hayalin, bir gün gelişin.
-Süper egoları çoğalan çoğulcu bir gerçeğin kesifiyim.
Beni anlamaz kader.
-Beni silmez aşk.
-Benden gitmez sensizlik.Nakaratından silmez en acıklı türküler. Ben aşk türkülerinin kavuştağıyım. Bu yüzden kavuşmalarımız sırrında okunur sözlerin.
Yalnızlığımın dağınıklığını topla helal cemalinle. Gönül erzakından aşkıma doyurucu dimağlar yolla.
-Bir öpücük sonesi sun hayalime.
Sil içimdeki sonbaharları. Yaramın üstüne dökülen yaprakları sil sevginle.
Bu karanlık ve arkaik düşlerin ininden çıkar beni.
-Sarıl bana, aşk gibi. Aşk da sarmaşık kökünden gelmiştir. Sarıp, sarmalamaktır, ruhu, bedeni, ilgileri, hazları, azları, çokları, yaşanacakları, yaşanamayacakları.
Ve ötesini hesaplamayan duygulara sayısal dayanmadır aşk. Metafiziğe zahirden özlemler eklemektir. Kendini bulmaktır ben olma yolunda.
Aşk kıpkırmızı görüldüğünde sol yanını yolla araşan ömrüme.
Can çekişen gitmelerin korkusunda kurtarmalısın beni.Tüm gerçekler helalime celalini sunarken öyle salına salına allı pullu yalnızlıklarınla benden uzak yaşamak reva mı?
-Kapatalım hayalin gözlerini,açalım bizli gerçeklerin gözlerini.
-Beni görmelisin ben’den önce.
Gün’eşimden önce batmalısın sineme. Gecelerim olmalısın yıldızları kıskandırmak için.
-Biz olup yaryüzünün en güzel aşkını yaşayalım hayalden öte şifrelenmiş özümüzle.
En güzel gece için en özel insan olalım. Halata sarılmış alışkanlıklar lifini örüp eskimeden
kopmaz bir aşkı yaşayalım .Yanaşalım sahilimize.
-Biz geldik, sözden sonrası yazılmaz kader.
Biz olduk, özden sonrası yaşanmaz keder.
Biz kaldık, kalakalışlarımız kalaylı bir aşk tabağında yaşanmaya yemek olurken.
Biz yaşadık, yaşanacakların çanağını takıp bizi en özelden izlerken uzakları kapatmalı kader.
-Biz sevdik, aşk ,aşka yeni mecralarını şerhalarımıza sunarken Suna cemaline, ben bu helale bandırılmış aşk tadından gidemem Zindenaz.
-Biz olduk, bizi tanıyanlar, tanımayanlar.
Kayıt Tarihi : 30.9.2011 12:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!