At gibi sırtımda taşırım seni,
İt gibi kapında yatarım,
Kuş gibi öterim pencerenin pervazında,
İstersen dut yemiş bülbül gibi susarım.
Birşey söyle gülsün yüzüm, susarsan asılır bir ağaca suratım.
Birden gitme kesilir nefesim, bırakırsan düşerim.
Alma gökyüzünden güneşi ısıtsın,
Açma öyle önümde, kokmayacaksa o çiçeğin,
Akmasın gözlerinden gözlerime sevda çeşmesi,
Atma kalbimi kuyulara, istemeden de olsa.
Kaç kez yıkanırsa yıkansın, silemezler sonra o ayıpları.
O kuyular ki girenler çıkamadı bir daha,
Ne kadar ararlarsa arasınlar bulamazlardı aslında,
Nafiledir düşünmek düşmüşsen sevda kuyusuna.
kaybolur gider dönmemecesine, kara sevdaların kayıpları.
Ölmem ben sen ölmedikçe içimde.
Olmaz dedim kabul etmedim türlü cenneti
Sönmez dedikçe bir gölü döktüler üstüne yanığın.
Donmadı en soğuk gecede yaktığın ateş.
Saplanıp kaldı kokun burnuma, sesin kulağıma, ışığın tenime, sıcaklığın bedenime.
Sabahı bekledim durdum akşama kadar
Soldukça bahçemi çiçekledim senin için.
Kolundan tutup tutup, başka başka düşlere sürükledim bu ihti(yâr)ı
Her gece pervazında pineklerdim penceremin.
Gel diye beklerdim, gelmedin henüz.
Bekir Dalkıç
Kayıt Tarihi : 9.4.2020 18:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!