Gecenin Sessiz Ağıdı
Her şeyden birazdım,
şehrin uykusuz rüyalarında nöbet tutan bir heykel gibi.
Gece, dilsiz senfonisinde
kayıp alfabesinden bir harf ararken
Tanrı'nın kırık kemanından sızan bir nota,
unutulmuş bir ilahinin solgun yankısı gibi saçılıyordu etrafa.
Bu, evrenin ilk sözcüğünün titrek yankısıdır.
Gözyaşım, erimiş kehribar gibi süzülüyor
gecenin sessiz ağıdına.
Yalnızlık haritasını aydınlatan tek rehber,
şehrin uykusuz vicdanına dikilmiş bir ışık mızrağıdır.
Piyonların gölgesine meydan okuyan bir vezir,
karanlığın kumaşına işlenmiş bir iğne gibi duran
şehrin kayıp ruhlarıyla savaşıyordu.
Kemanın kırık teline sızmış,
Tanrı’nın soluğunda,
gölgelerin isyankâr korosu eşliğinde...
Ve ben,
Ben bir çatlaktan sızan eski bir anı gibi
sürgün ediliyordum kendi suretimden.
Zamanın paslı tokmağında,
çırpınan bir düşün yankısı,
Gecenin siyah tuvaline damlamış
bir yıldız kalıntısıydım artık.
Her dakika biraz daha eksiliyor,
ve her eksilme, yeni bir doğum sancısı gibi ağrılı geçiyordu.
Sarsılıyordu gece,
sanki evrenin en ince telinden geçirilmiş bir iç çekiş gibi.
Zaman, loş bir mabette diz çökmüş,
dua etmeyi unutmuş bir derviş gibi bekliyor.
Kelimeler,
dilin küllenmiş ucunda tutuşmak için sıraya giriyor.
Her harf bir yara,
her yara bir sığınak.
Ben ise cümlelerin ortasında kaybolmuş
bir anlam kırıntısıydım,
anlatılamamış bir suskunlukta yankılanan.
bir hece yarası
Ay, gecenin alnına mühür gibi vurulmuş,
bir suskun tanık.
Ve yıldızlar,
eski kahramanların küllerini savuruyor.
Ben ise herşeyden birazdım.
Emrah Kaplan
Emrah KaplanKayıt Tarihi : 4.9.2025 18:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!