GECENİN KARANLIĞINDA YANKILANAN SÖZLERİM
Gecenin en kör saatinde
Suskunluğa zincir vurulmaz.
Öfkenin dili keskin, yüreğin kanla yıkanır
Bir kelimenin gölgesi hançer gibi saplanırken.
Sessizlik,en ağır hesapların altına imza atar.
Zaman,ellerimde solmuş bir eski yemin.
Gözlerimde unutulmuşun rengi,sonsuz bir zindan.
Kim demiş suskunluk acıyı öldürür diye ?
Ey hayat,sen ki baştan yazılmış bir ihanetsin!
Ne kadar yürüdüysem o kadar kayboldum.
Kaderin avuçlarında bir satranç taşı gibi,
Hangi karede durduysam,hep siyaha yazıldım.
Ateşin suya aşık olduğu yerde yandım ben.
Küllerimi savuran rüzgar bile ağladı.
Hangi harf kurtarır bizi bu acıdan ?
Hangi cümle tamamlar eksilen yanımızı ?
Ve hiç bir şiir ,bir ömrü geri dönderemez.
Bazen en büyük yara,dillendirilmeyen çığlıktır.
Umut ,buz kesmiş bir hançer gibi,
Elimde eriyip yok olmaya mahküm.
Şehir suskun ,sokaklar kimsesiz.
Adımlarım yankılanır bomboş duvarlarda.
Bir anı gibi üzerime çöküyor geçmiş.
Ve ben kendi gölgemde kayboluyorum.
Sözler,dillerde tutsak kalmış kelepçe.
Ne kadar haykırsam da duyulmaz sesim.
Çünkü bazen en büyük çığlık,
İçimde kopan fırtınanın sessizliğidir.
Ve şimdi gecenin en derin karanlığında,
Son bir kelime mırıldanır dudaklarımdan.
"Affet!" der gibi ,ama kimseye değil.
Sadece kendime ,yalnızca kendime seslenişim...
18.03.2025
Zeynep KoçarKayıt Tarihi : 19.3.2025 21:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!