Topyekün,şu mahalle...
Benim...dedi. Mersedesli,
Kel,kerli felli,iyi giyimli...
Göbekli adam...yaşlı gecekonducu
Abdurrahman Efendi’ye...
-Ama...Beyim...Ben,
Yıllarımı verdim,bu viraneye...burası evim...herşeyim...
Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun
Devamını Oku
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Bitmez tükenmez engeller koydun
O kadar içten ve olduğu gibi yazmışsınız ki, kendimi sanki onların yanında konuşmaları dinler vaziyette buldum ve çok etkilendim . Yüreğinize sağlık muhteşem bir anlatım olmuş
Saygılarımla
Gülay Oğuztürk
Mezar taşıma yazacaklar. Bahçe dedi dedi edemeden öldü. Tebrikler şiire. Sevgiler
Müstakil evlerini üç kuruş uğruna yapsatçı
tayfasına verip kendi betonlarının içinde boğulanlara güzel bir ibret vesikası..
Baba evini zamanında bende verdim, şimdi bahçe yerine balkonda karga gibi oturup komşunun kiremitlerini seyrediyorum..Teşekkürler şair.
sevgi ve selamlar.
Çok içten ve anlamlı bir yorumlama ile harıka bir çalışma olmuştur.Tebrik ederim. sayın Ekrem Bozkurt.
Mürsel Adıgüzel
Ne kadar içten ve mert...
Çok...
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta