Yıldızlar...
Kederinden üzülmüş müdür.? Dizildiği hayal kırığı gerdandan
İki tarafı kuşatılmış yarım ay
yerinden yurdundan olmuş gibi kıvama gelip
Yol açarak yere yağmur, yavan yaşık dökülen bulutlara klavuz
Sonrası adeta çorap söküğü gibi gelen kaçak bir ipucu
Palangalarından çözülmüş eski bir kentin yıkık damlarında
Eli perdelerinden gitmeyen gramafon acemi saz mıdır.? Hani karadüzen
Sesin en acı makamıyla, yellerin çalıp götürdüğü azap cümbüşünden şah eseri
Bi dinle..!
Hele bir dinle; ıssızlık,
Yıkılmış yakılmış ateşlere fenerler sayıp
Kendini bulacak sandığı bütün ateş böceklerini ayakta dört dönen sefil
Hemen şuracıktan çıkıp gelecekmiş gibi sokak başlarında
Gel yakınım ol dercesine aynı candaki sızılardan
Tamam olmamış gecenin öteki bir başında pür nöbet
Toprağı tepeden tırnağa soğuyan iklimin uzakların tümünü kol saran
Yokluğuna en çok hasret duyulan alın açıklarının her yeri saklısız
Ve gizlisiz kendini hakeden hayata tomurcuk gözüyle bakmaya
Vara gele aşınmış mıdır yol
ve pul pul kendini bıraktığı omza binen takat..?
Demektir ki, gereksizdir artık oralarda her havaya kaval çalmak
Ebeli cezalı satranc ve şah matın devri tamamdır demek ki..
Bırak..!
Götüremiyorsan eğer bende misafirim olsun yüreğin
Belki kuş olur
Hiç ummadığın hayallere uçu verir
Gece gündüz demez, Aşka düşersin
Ve oradaki yanan ateşten sana da değip dokununca kibrit
Sen, belki beni de önde götüren çığırların ötelerine geçersin
hiç sanmadığın kadar
Yandım yandıma
Yar yandım...
Seyfi Karaca......Aralık / 09
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 7.2.2010 22:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!