Sıcak bir yaz günüydü.
Bunaltıcı havada yorgun argın,
Kısa ama dik bir yokuşu tırmanıyorum.
Sağımdaki küçük bir berber dükkanında,
Boş kkoltuğun karşısındaki oval aynadan
Yansıyan kırk, elli cm ebadında siyah,
Beyaz bir fotoğraftaki iki erin üzerlerindeki,
Üniforma denemeyecek kadar yırtık pırtık,
Giysililerdi dikkatimi çeken.
/.
Belli ki beyaz badanalı karşı duvardan,
İçerdeki berberin oval aynasına yansımıştı fotoğraf,
Kurtuluş Savaşı dönemini yansıtıyordu.
Kulaklarımdan sarkmıştı uzun, kabarık saçlarım,
Tıraşım gelmişte geçiyordu bile,
Sıkıntı veriyordu artık ama niyetim,
O fotoğrafı daha çok yakından görmekti.
/.
Köselesinden ayrıktı postalların derisi,
Ayak bileklerinden ayaklarına bağlı;
Eğreti gibi duran lime lime olmuş daracık
Pantolonları, yamalı, cılız bacaklarını sarmış,
Aynı ahvaldeki diğer urbaları...
/.
Kayık modeli kepleri altındaki uzun boylusu,
İnce, duru beyaz tenli; diğeri kısa boylu,
Kara yağız er sararmış, eski baskı bir fotoğrafta,
Dimdik ayakta duruyordu, İstiklal savaşı erleri,
Gazinin fedakar neferleri…
/.
Yiğit neferler çok şeyden yoksundular belli ki,
Mahzundular ama gözlerinde umut vardı;
Zira onlar ülkemin yoksul ama inançlı,
Şanlı umudunu yaşatmış Mehmet'leriydi.
ERGİN BİNGÖL
15 – ŞUBAT – 2010
Ergin Bingöl
Kayıt Tarihi : 29.1.2017 17:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
“II. Dünya savaşı sonrasında daha çocuktuk, çok şeyi pek anlamıyorduk. Oysa ulus olarak girmediğimiz savaşın etkilerini küçük nahiyemizde, iliklerimize kadar hissedebiliyorduk. Zira her yerde yoksunluk ve yoksulluk diz boyuydu. Nice mal mülk sahipleri aç değilseler de, mülklerini, istedikleri gibi değerlendiremiyor, varlıklarını nakit paraya çevirmekte zorlanıyorlardı. Kimileyin gözlerimin önüne geldiğinde hüzünlendiğim o zor yıllardan, “Her şey düzelecek yakında, Her şey yoluna girecek; Doktor kapına gelecek, İlaçlar ayağına. Bakma kesildiğine terkosun Şerbet akacak çeşmelerden! ” diyen Rıfat Ilgaz’ın; “Biraz Daha Sabır” şiirinde betimlediği gibi, ulus olarak birbirimize umut ve moral aşılamaya çalıştığımız günlerden geçerek bu günlere geldik.”(Akrep Hızında Geçen Zamanlar” (Başlıklı düz yazımdan alıntı) I. Dünya Savaşında ülkemizin yiyecek ekmeği bile olmadığını; zira yoksulluğun ve yoksunluğun diplerde seyrettiği o yılları; fotoğraftaki iki erimizin, şiirleştirmeye çalıştığım görüntüsü açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle başta, Atatürk ve arkadaşları olmak üzere; geçmişten günümüze erinden, subayına tüm şehitlerimizin ve uğruna şehit düşmüş her vatan evladının ruhu şad olsun.

Edincikli Mehmet Er'in bir top mermisinin parçaladığı konumdan kanlar içerisinde bir et parçası sarkmaktadır.Yalvarı rcasına:
Komutanım ne olur şu kolumu kes!
Sağ eliyle yakaladığı ve tuttuğu sarkık kola bakan Teğmen donmuştur.Edincikli Mehmet Er tek ve emin sesi ile tekrarlar:
Allah Aşkına, Allah Rızası için kes şu kolumu!
Bu ilahi cümleleri eimr gibi işiten Teğmen Saip, bıcağı kola kola vurur.Gık bile dememiştir, Edincikli Mehmet.Bir sağ elindeki kola, bir ileride Allah! Allah! nidaları arasında çarpışan erlere bakar ve kolu fırlatır: 'Bu kol vatana feda olsun,' der.Yerdeki et parçalrından başını kaldıran Teğmen'in karşısında kimse yoktur.Çünkü, Edincikli, Hakla alış verişe başlayınca herşeyi, acıyı, özlemleri unutuyor, rahmet deryalarında, tecelli dalgalarında yıkanıp arınırken, kolunun fani bedenden ayrılma işlemini duymuyordu.O ateş, o yangın fakat getirilmez feryatlar içinde, edincikli bu cehennemi ateş altında kendinden geçti.Bir avuç istek ve özlem halinde yandı, tüttü.
Edincikli Mehmet, çoktan kolunun öcünü almak için vatan için Allah için hücum saflarına katılmıştı.Alayların içine karışır, teke tek vuruşur.Onu durdurmak mümkün değil artık, yine harikalar gösterir, bire bir dövüşür, bire on dövüşür, bire yüz dövüşür... Allah'ın yardımıyla haklamadığı kafir kalmaz.Ama kaderden kaçılmaz ki! Kolunun kopmasıyla kaybettiği kan onu halsiz düşürmeye başlamış Edincikli'ye şimdi de şehitlik mertebesi ekleniyordu.Güzel yüzü soldu, sarardı, canı teninden süzüldü...Gözü dünyaya kapandı...'
Teğmen SAİP
Çanakkale Savaşlarından
12. Alay 1. Bölük Komutanı
SAKA HÜSEYİN
İkinci Anafartalar taarruzundan sonra, Türk birlikleri Anafarta Ovası'na ve tepelere yerleşmişti 35. Piyade Alayı 2.Bölük erlerinden Hayrabolu'lu Hüseyin alayın su ihtiyacını gidermekle görevli idi sabahın alaca karanlığında katırı ile yola çıktı.Bigalı Köyüne gidip, kuyulardan tahta, damacanalara su doldurup geriye dönüşünü akşamın karanlığına denk getirmeye çalışırdı.
Katır önde, bizim Saka Hüseyin arkada ama, yola çıkmadan evvel katırının kulağına eğilir, her defasında söylediği sözleri tekrarlardı: 'Haydi, Büyük Anafarta Köyünün üstünden 35. Piyade alayının bulunduğu siperlere' katır gide-gele bu yollara alışmıştır.
Fakat yolda, Hüseyi'nin çenesi durur mu? Savaş var imiş! Yığınla yaralı taşırlar imiş, umurunda mı? O bir türkü tutturmuş gidiyordu:
'Pınar baştan bulanır
İner dağı dolanır
Al başımdan sevdayı
Buna can mı dayanır.
GAZİ MEHMET AŞKIN’IN ANLATTIKLARI:
“İngiliz donanması Saroz’dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu.Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi.Yanına kadar gidebildim.Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım. Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:
“Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah’ in verdigine merhaba! Takbir- i Rabbani böyle imiş! Onun kazasi geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur. Elimizden ne gelir.Arzuladigim savaş yolunda oldu.O saadet bana yeter! Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin!” dedikten sonra:
Başimi kibleye dogru çevir!” diye bildi... Ruhu çoktan uçmuştu...
Halil, bölükte süngü hücumuna kalkmıştı, ağır bir yara alarak yanıma yıkıldı.Bir mütted sessiz kaldı ve sonra: Ahiretlik ölümüm yaklaştı, öldükten sonra cesedimi geriye götürtme, buraya ellerinle göm! Üzerimde harbediniz! Ta ki Gazilerin ayak seslerini Allah! Allah! Nidalarını rahatlıkla duyayım!” dedi ve gülerek ruhunu teslim etmişti
Karayürek deresi’ne doğru iniyorduk: Bir akşam beni keşif kolu çıkardılar bu derenin yatağında geziniyordum.Çok susamış idim. Dere şırıldıyordu, mataramı doldurdum. Birkaç yudum içtiğimde, içtiğim suyun tadı çok başka idi avucuma mataradan su aldığımda, matarama doğdurduğum suyun kan olduğunu anladım.”
İNSANLIK DERSİ
Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
'Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüma n vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
'Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün'. Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler..
Fransız Generali BRIDGES
Çanakkale Savaşları komutanı.
KINALI HASAN
Yüzbaşi Sirri Bey, ikindi vakti yeni gelen erati teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçinin bir tarafi kinalanmiş oldugunu görür ve takilir: “Hiç erkek kinalanir mi? Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kinalamişti komutanim” der ve sebebini bilmedigini ilave eder.Komutanin istegi üzerine anasina haber salar, “Niye benim saçimi kinaladin?” Gelen cevabi mektupta şunlar yazar:
Ey gözümün nuru Hasan’ım
Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor.Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın... Ben, senin anan isem.Beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü.Allah, bu vatan için seni besledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor...
Sen bu ailenin seçilmiş kurbanisin...
Hasan’ım, söyle zabit efendiye... Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır... Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım.Onun için saçını kınalamıştım...
El-hükmü billah. Allah, seni İsmail Peygamber’in yolundan ayırmasın.
Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktir. Gözlerinden öperim...
Anan - Hatice”
İNSANLIK DERSİ
Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
'Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
'Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün'. Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler...'
Fransız Generali BRIDGES
Çanakkale Savaşları komutanı.
sevgili hocam bu kıymetli esere bu paylaşımla katılmak istedim..ellerinizden öperim..saygılarımla...
SEVGİ VE SAYGILARIMLA...
Saygımla.
TÜM YORUMLAR (22)