Bilgisayar ekranına mıhlandı gözlerim
Radyolojik anatominin labirentinde kayboldum.
Nükleer tıpın izotopları, patladı zihnimde,
Fizyolojinin nabzı, şakaklarımda çarptı.
Tıbbi görüntülemenin gri tonları,
Bir kara delik gibi çekti içine.
İlk yardım dedim, yetişemedim kendime,
Anadolu’da Türk İzlerini ararken,
Çevre korumaya nefes yetiremedim.
İngilizce kelimeler, boğazımda düğüm düğüm
Her biri bir sınav sorusuna dönüştü.
47 yılın yükü omzumda,
Ama kalemim hâlâ genç!
Sınıf arkadaşlarım çocuk yaşta,
Benimse saçlarımda kır düşen,
Ama yüreğimde "bitmez!" diyen bir ateş.
Dediler ki
"Bu yaştan sonra okunur mu?"
Ben sustum,
Sınav kağıdıma yazdığım her cevap
Bir tokat gibi patladı suratında.
Bu hafta, zamanın dilini unuttum
Gece gündüz, tablet başında
Bir nehir gibi aktım kitaplara.
Gerginlik, ciğerlerime dolan bir duman,
Ama biliyorum
En koyu duman,en yakıcı ateşin habercisidir.
Birinci sınıf bitti,
Ama yolun başındayım!
47 yıllık ömrüm,
Bu diploma kadar ağır değil.
Ve biliyorum
En dik yokuşlar, en güzel manzaralara gebedir.
Ve kendime not
Şimdi dinlen,
Sonra yeniden koş!
Çünkü ben,
Küllerinden doğmayı
47 kez öğrenmiş bir anka kuşuyum!
Kayıt Tarihi : 23.5.2025 08:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!