FİLİSTİNDE AÇAN ÇİÇEK
Ey dünya, gözlerin kör mü, kulakların sağır mı?
Çocuklar toprağa düşerken,
Senin meydanlarında şarkılar mı çalıyor hâlâ?
Bir çiçek açıyor Filistin’de, kanla sulanmış,
Ama sen bakmıyorsun o çiçeğin gözyaşına
Her tank sesi, her bomba,
Bir annenin kalbinde kopan fırtına,
Bir bebeğin yarım kalan ninnisi demektir
Ey dünya, sen nasıl susuyorsun?
Ağıt yükseliyor göğe, sen nasıl duymuyorsun?
Kudüs’ün kapılarında taşlara yazılmış şiirler var
Onları rüzgâr okuyor, onlar sana sesleniyor
Ama sen, koca dünya,
Vicdanını demir kapılar ardına kilitlemişsin
Oysa her kıta, her deniz aynı çığlığı duyuyor
Gök kubbe altında bir halk,
Yalnızca var olabilmek için kan veriyor
Ey dünya, senin tarih kitapların yazacak bunu:
Suskunluk bir suçtu, göz yummak ihanetti,
Ve çiçek, yalnızca kanla değil,
Senin suskunluğunla da sulandı.
Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Amerika’ya,
Her coğrafya duyuyor çocuk çığlıklarını
Ama dudaklar mühürlü, eller bağlı,
Yalnızca taşlar konuşuyor, yalnızca mezarlar,
Ve mezar taşları bile sana soruyor:
“Neredesin dünya?”
Her yıldız, gecede bir yetimin gözüdür,
Ama sen gökyüzüne bakarken,
Yalnızca hayal kuruyorsun
Onların hayali ise ekmek, su, bir damla barış,
Senin hayalin kadar basit değil;
Çünkü onlar hayal kurarken can veriyor
Bir kız çocuğu saçına kırmızı kurdele takıyor
O kurdele, kanla boyanmış bir destandır
Ey dünya, senin çocukların oyuncaklarla oynarken,
Onların oyuncağı taş, onların beşiği molozdur,
Ve sen hâlâ susuyorsun
Bir annenin ellerinde titreyen kefiye,
Bir babanın gözlerinde donmuş bir çığlık…
Ey dünya, onların yalnızlığı senin utancındır,
Her kan damlası senin tarihe düşen lekendir,
Ve sen o lekeyi asla silemeyeceksin
Ey dünya, barış diye bağırıyorsun meydanlarında,
Ama barışın gölgesi bile uğramıyor Filistin’e
Küçük bir çocuğun mezar taşında yazıyor hakikat:
“Dünya sustu, biz direndik.”
Ve o taş bile senden daha gür konuşuyor
Kanla yazılan destanları görmezden gelemezsin,
Çünkü her şehidin adı göğe kazınıyor
Bir gün bu suskunluk devrilecek,
Ve senin dillerin yanacak utancın ateşinde,
Çünkü sen sustun, dünya; onlar direndi
Ama bil ki, ey dünya,
Her karanlığın içinde bir kıvılcım doğar
Filistin’de açan çiçek,
Bir gün bütün meydanlarına kokusunu bırakacak,
Ve sen, en geç o zaman hatırlayacaksın utancını
Ey dünya, bu ağıt sana yazıldı,
Çünkü çocukların kanına sessiz kaldın
Ama unutma: kanla sulanan toprakta
Daima yeni çiçekler açar;
Ve Filistin’de açan çiçek, bütün insanlığın vicdanıdır
Gözlerimde yanar hâlâ Kudüs’ün kandil ışıkları,
Çocukların çığlığı, anaların kınalı saçları
Taşlardan yükselir destan, molozdan doğar sabır,
Ve bir çiçek açar toprağın bağrında;
İnadına kırmızı, inadına hayat, inadına umut
Bir çocuğun avucunda küçücük bir taş parlar,
Karşısında tanklar, karşısında karanlık ordular
Ama o taş, bir halkın yüzyıllık duası gibi
Göğe fırlatılır, yankılanır göklerde;
Ve dünya susarken, bir çiçek daha açar Filistin’de
Zeytin ağaçlarının gövdesinde bin yıllık gözyaşı,
Her dalında direnişin kanıyla sulanmış rüzgârı
Toprak kokar kanla, ekmek kokar direnişle,
Ve kadınlar, kefiye bağlar yavrularının alnına;
“Unutma oğlum” der, “çiçekler bile dikenle doğar.” Mescid-i Aksa’nın avlusunda sabah ezanları,
Kurşun sesine karışır duaların kanatları
Yıkıntılar arasında çocuklar oynar hâlâ,
Taşlardan saraylar kurar, gökyüzüne bakar;
Çünkü onların kalbinde;
Hiç sönmeyen bir güneşvardır
Gözleri dolu bir anne, kundağında yatan yetim,
Bir avuç ekmek için sabahlara aç uyanır
Ama yüreği büyüktür, boyun eğmez fırtınalara,
Çünkü bilir ki açan her çiçek,
Karanlığın ortasında en çok orada parlar
Kanla sulanmış toprakta gül yetişir mi dersin?
Evet, yetişir, çünkü Filistin’de umut ölümsüzdür
Kara dumanların ardından çocuk kahkahası duyulur,
O kahkaha bir direniş, o kahkaha bir dua,
Ve her dua göğe yükselirken bir çiçek açar
Şairler susturulsa da dizeleri saklar toprak,
Her duvar yazısı bir destanın imzasıdır
Bütün taşlar birer mısra, bütün çocuklar birer şair,
Ve onların kalemi, özgürlüğün kanlı yoludur;
Her satırında Filistin’de açan çiçek kokar
Kardeşlik çağrısı yapılır minarelerden,
Ama dünya sağır, dünya kör, dünya suskun
Yine de bir kız çocuğu saçlarına kırmızı kurdele takar,
Gökyüzüne kaldırır başını, haykırır:
“Biz buradayız, biz varız, biz yaşayacağız!”
Mezarlıklar doludur genç bedenlerle,
Ama o mezarların üstünde hep bir çiçek açar
Şehitlerin kanı güle dönüşür,
Annelerin gözyaşı yıldız olur gecede,
Ve yıldızlar yol gösterir Filistin’in kederli sabahına
Her taş atıldığında, bir tarih yazılır yeniden,
Her kurşun düştüğünde, bir çocuk haykırır adalet
Bilirler ki özgürlük pahalıdır,
Ama kölelik daha ağır bir zincirdir;
Ve zincirleri kırmak için büyür çiçekler Filistin’de
Kudüs’ün kapılarında gölgesi uzun bayraklar,
Rüzgârda dalgalanır bir milletin haysiyeti
Zincirler pas tutar, surlar yıkılır,
Ama çiçekler hep yeniden doğar;
Çünkü hürriyet susmaz, hürriyet hep fısıldar
Ey Filistin, senin adın bir dua, senin yüzün bir çiçek,
Küllerinden doğan her nefesin destandır
Sana doğrultulan her silah, senin inancına çarpar,
Ve sonunda görecek dünya:
Çiçekler kazanacak,
Filistin kazanacak, hayat kazanacak!
Kenan Ve Nisan Şiirleri
Kayıt Tarihi : 3.11.2025 22:32:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!