"Ey Görmeye Doyamadığım, Parlak Güneşim,"
Canıma mihrap, gönlüme sultanım,
Güzelliğin bir gülistan, zarif bir gül,
Gölgenle her zaman bahar başlar.
Ey Belalı Nazlım, Kavisli Hilal Kaşlım,
Yola çıktım uzun idi,
Hakk ı devran Fuzul idi.
Yari aradım iz idi .
Ben kendimden geçtim Rab
Yolun arar kalemim,
Taş olsam Uhut yamaçlarında,
Rüzgar okşasa saçlarımı,
Her zerremi kefen gibi sararken
Bir yosun, yalnızlığımla.
Gül olsam Nebi’nin bahçesinde,
Sevda açsam sabah rüzgarında,
Bir bakış, sonsuzluk.
Bir dokunuş, huzur.
Bir gülüş, dünya.
Bir söz, hayat.
Bir sessizlik, anlam.
Bir rüya, gerçek.
Ben seni bir bahar gibi, gönlümde saklar oldum,
Her nefeste sen varsın, her anda arar oldum.
Ne dağlarda buldum seni, ne de deniz sesinde,
Bir kalbin kıyısındasın, derinlerde, sessizde.
Söz yetmez anlatmaya, aşkın bir dili yoktur,
Bir sevda var içimde, öyle derin, öyle engin,
Gönlümde bir yar var, dilimde sonsuz bir isim,
Her nefeste Allah, her bakışta aşkı bilirim,
Yunus gibi yol aldım, gözyaşıyla serildim.
Ey aşk, bana senden öte ne var ki bu dünyada?
Ey karanlık! Ey boşluğun dipsiz vadisi,
Nereye gider bu gönlün çırpınışı?
Zaman bir cellât, vurur her nefeste,
Yüreğim yangın, söndüremez bu hisle.
Rüzgâr savurur eski bir sevda türküsünü,
Varlık her yerde senin nurundan,
Güneşler, yıldızlar, aylar bahane.
Görmek istedin kendini zâhir,
Kudretin, eserler, bağlar bahane.
Aşkı dokudun kevn ü mekânda,
Sen bir yıldızsın, ama öyle sıradan bir yıldız değil.
Sen, gecenin karanlığında kaybolmazsın;
Aksine, karanlık seni var kılar.
Her parıltın, bir zamanın kaybolmuş anı gibi,
Her ışığın bir geçmişin gölgesi gibi.
Onlar milyonlarca, sen bir tek.
Vurdu fırtınalar, kırıldı dalım,
Ne gecem sabah, ne sabahım alım.
Tuttu hayat beni, koydu dağlara,
Yıkılmadım ama kaldı ahım.
Bir yudum huzur, bir nefes aşk,
Ne gök gül açar, ne de toprak aşk.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!