terkettiler hepsi seni
dönerlermi memet emmi
sahte dostlar nerde hani
gelirlermi memet emmi
dostların çıktılar aya
kaderdir diyerek avut kendini
gecenin sesiyle ağlama yeter
çilenin tığıyla örüp alnımı
ilmek ilmek derdi bağlama yeter
aşkın tezgahında dert desen desen
Düşünen adam heykeli
Yüksel caddesinde
Kaygıyla eğip başını
Derin hayallere dalmış
Bir eli yanağında
Birini göğsüne almış
ANKARA
Masa başında kurulmuştur Ankara.Masa başı adamları yaratmış, masa başı adamları sevmiştir. Masa başı işlerinin kenti olmuştur Ankara. Sokakları cetvelle çizilmiş isimleri bir alfabetik indeksten sırayla seçilmiştir. Bestekar, Bilir, Büklüm Bülten...diye yan yana giderler.
Tarihi, üzerine sonradan dikilmiş elbisedir,yaşanmışlığı değil. Akildir, mantıktır. Ruh ona sonradan biçilmiştir, gerekliliği bilindiği için. Arkasında hayat değil bilgi vardır. Bu yüzden toplamadır ruhu Kültürleri toplamış kendince birleştirerek kendinin yapmıştır bu kent.
Tren garı binasının karşısındaki Hitit aslanına ters binen Nasreddin Hoca’dır. Sterildir Ankara heterojendir. Fakiriyle zenginin hayatları pek karışmaz birbirine Lalia bile yakınlaştıramaz dünyaları,hayalleri farklı bu insanları. Sıhhiye köprüsü görünmez bir duvardır kuzey ve güney arasında; iki Ankara’yı böler.Ve Yenişehir’in inadına Sıhhiye’dir sittin sene değişmez. Sınırlar nettir Ankara’da.Çünkü devlettir Ankara. Devlet sınırları sever.
Ne topraktır ne beton Ankara; ne de ikisi arasında bir şey. İkisine de uzaktır kendine özgüdür Ankara. Denizsizdir. Otobüslerde, minibüslerde, parklarda pastanelerde....insanların yüzlerine bakılarak kurulur hayaller. Çünkü bir denizi yoktur,insanlara sırtınızı dönüp seyredebileceğiniz. Yalnız kalamazsınız denize kaçamazsınız. İnsanların dönüp gelecekleri yer yine birbirlerinin yüzüdür. Bu yüzden insan ilişkileriyle varolur Ankara’da. Mekanlarından öte insanlarının yüzleridir bu kente bağımlılığımızın temeli.
aklına gelirsem günün birinde
belki bir şarkıda belki şiirde
özlemle kurduğun hayallerinde
iyi bak onlarda ben olacağım
yağmurlu gecelerin sabahında
dün gece bir dostum aradı Gözde
çok dertliydi konuştuk biraz
konu yine benim muzdaripliğim
yalan sözler, sahte yüzler,riyakâr insanlardı
artık tanıyamıyorum diyordu Gözde
tanıyamıyorum kim sahici dost
Zorlamadan yürek
Yaz demeden kalem
Yazdırmıyor şiir kendini
Ne zaman yıkıp taşarsa
Duygular bendini
İlham denilen şâki
unuttum demeye varmadı dilim
kırıldı kollarım kalkmıyor kolum
ateşe yanarım perişan halim
bu halim ne zaman sezilir bilmem
sevgime karşılık çile kâr oldu
Belli Değil
Öyle bir zamana erdik ki ya rab
Haya belirsiz maya belli değil
Bozulmuş düzenimiz her şey harap
Yurt belirsiz viranda belli değil
SÜREYYA BERFE'YE
çocuklar anne babalarının cenazesine
çelenk gönderirler mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!