''Yaş otuz beş! Yolun yarısı''
Ah Cahit Sıtkı işte yanıldın
Yaşım otuz dört
Yolun yarısına bir adım kala
Bak yeniden geldim dünyaya
Evet dante gibi ortasına bir adım kala ömrün
Ellerim titriyor
Gözlerime beynimin depremi vurmuş
Ağlamıyorum şehri seyrederken
Nereye dönsem duvarlar taş duvarlar
Yer asvalt gök gri
Bir Avuç Toprak
Bir yerlerde birbirinden habersiz
Rüzgarla dal vamış
Dal ıssız bir başına bekler dururmuş
Elbet bir gün bir sıcak buluşma olurmuş
Umut yeşile,güz bahara,düş öyküye dururmuş....
Kanatlarım yalan yüklü
Gözlerim gece katranı
Ruhum kara şafak kasırga
Kalbim fitne fücur
Hüzünlerin prensesiyim.
Aforoz edildi rüzgarlarım
Yasaklı rüzgarlarda uçtu yapraklarım
Siyah kuşaklarla demetli güllerim
Siz merakta buyurmayın vakitleri
Ben yaşarım cehennemimi
Hey sevda!
Seni şöyle karşıma alıp
Bir güzel,
Enine boyuna hınçlanasım
Hatta kıyabilsem karşılığına,
Sille tokat dövesim var...
Sen;
Ruhumun fırtınası,
Konuşan dilimin cözülen şifresi.
Düşüncelerimin süzgeci
Tedirgin bedenimin ateşi.
Geldiğinde;
Geçse de günler gülüm
Saatlerin hükmü yok
İşlenmiş binbir nakışın
İğne izinde cürmü yok
Önümde aş,elimde hasret
Eğer istersen
Bir dağı seyredebilirsin.
Ve yine istersen
O dağa tırmanıp rüzgarla buluşabilirsin.
Hatta kayalarını parçalar,
Bağrını da delebilirsin...
Çıktığında, iki taş arası kayadan,
Bir damlaydı ufağından.
Olanca hızıyla inmişti ya,
Bakamadan koptuğu dağına.
Sır oldu, nasıl çok oldu...
Birden bin doğdu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!