Fetih Marşı Şiiri - Yorumlar

Arif Nihat Asya
47

ŞİİR


619

TAKİPÇİ

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!

Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Tamamını Oku
  • Melahat Demir
    Melahat Demir 29.05.2011 - 22:37

    şairin ruhu şâd olsun.

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 29.05.2011 - 22:28

    Anlıyorum ben sizi. Bir arkadaşım da uzun yıllar Almanya'da kaldı. Uçakla, bulutların arasından geldiği haldiği halde, uzun uzun gökyüzüne baktı ve:

    'Bunların adı neydi? Dilimin ucunda ama hatırlayamıyorum!' dedi.

    'Havada BULUT, sen bunu UNUT!' diye bir söz vardır.' dedim.

    'A! Evet ya... BULUT!' dedi.

    Olabilir. O anda anımsayamayabilir insan. Bende de oluyor. Hele bir de sinirlenmişsem... :)

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 29.05.2011 - 22:18

    Onur Hanım,
    30 yıl bazı kelimeleri kullanmayınca ara sıra böyle kömik hatalar yapılıyor. İnsan bazen aklına doğru gibi gelen ilk kelimeyi kullanıyor.))))

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 29.05.2011 - 22:04

    Sn Fikret Bey,

    Küfe ve kefe esprili oldu. Beni güldürdü. Bunu soracağınızı biliyordum. İlkin klavye hatası olarak düşündüm ama E ile Ü bir karış aralı olunca, aklıma başka bir olasılık geldi:

    'Söz konusu olan, insan... Terazi kefesine sığmayacağına göre Fikret Bey onu küfeye koymuştur da tartmıştır.' diye düşündüm. Şöyle bir hayal ettim ve beni güldüren bu oldu. Onun için sataşıp sormanızı bekledim bu açıklama için.

    Sadece espriyi paylaşmak istedim. Kasıt yok. Ben de siliyorum.

    Sevgiler...

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 29.05.2011 - 21:45

    DİN ve BİLİM NEDEN ÇATIŞIYOR?


    Söze başlarken, insanların inançlarına saygı duyduğumu belirtmek isterim. Ama şöyle, ama böyle insanların kendilerince bir inançları vardır ve bu inancın kutsallığı, dokunulmazlığı söz konusudur. Özetle belirtmeliyim ki, dünyadaki insan sayısı kadar özel inanç vardır. Bunları birlikte görmek, ya da birleştirmeyi idealize etmek olası değildir. Çünkü inanç Tanrıyla kul arasındadır, özeldir, bir başkasının buna etki edebilmesi olanaksızdır.


    Dinler tarihine baktığımızda, tek tanrılı inançların, sayısız farklı dallara bölündüğünü, bu bölünmüşlüğün toplumlar arası olduğu kadar bireyler arası da olabileceğini düşünmeden edemeyiz. Nasıl ve neden var/olduğunu sorgulayan insan, elle tutulur, gözle görülür bir kanıt bulamayacağı için, ister istemez fizik ötesine yönelir, dünyaya geliş sebebini bir nedene bağlar.


    Din ne denli fizik ötesi bir düşüncenin, bir anlayışın ürünüyse, bilim de bu Dünyada var/oluşumuzun nedenlerini, çevremizde olan bitenlerin insan aklına dayanan, gözlemlere, deneylere dayanan, neden sonuç ilişkileriyle ilgili mantıksal açıklamasını yapmaya çalışır. Birisinin dayanağı fizik ötesi kanıtsız, salt düşünceye dayanırken, diğeri insan aklını yeğler, duyu organlarımızla algılamayı yeğler; olayların neden sonuç ilişkilerini açıklarken düşünen insan aklına uygunluğu seçer. İnanç, dogmatik kalıplar içinde (değişmez kesin kurallar içinde) düşünürken, bilim, tüm önermelerinin süreç içinde yerine daha mantıklı bir açıklama geleceğini düşünerek kapısını aralık bırakmayı yeğler.


    Bu iki düşünce tarzında çatışma nerden ve nasıl doğmuştur? Bilim adamı dinsel düşünceyi kesinlikle yadsımaz ve gerektiği şekilde ona saygı duyar. Oysa din adamı bilim adamının düşüncelerini tümden yadsıyarak onun düşüncesini kesinlikle kabul etmeye yanaşmaz. Ayrıca bilimin özgürlüğü yanında dinsel özgürlüğün sözü bile edilemez. Din, bilim adamının dışında toplumların dünya üzerindeki yönetimlerine sahip çıkarak onları yönetmek ister. Orta çağ Avrupa’sında krallarla kiliselerin çatışmalarını düşünün. Kiliselerin sahip oldukları dünya malını düşünün. Bilim adamı ya da bilim dünyası din adamları gibi ne dünya malına düşkündür ve ne de toplumların yönetilmesi işine karışmazlar. Şu açıklama daha vurgulamadan su üstüne çıkmış oluyor, “din adamı ihtiras adamı, doyumsuzluğunu sergileyen kişi”dir. Bilim adamıysa bilimsel gerçekçiliğin açıklanmasından başka bir şey düşünmez. Tarih boyunca bilim adamlarının saptadıkları bilimsel geçekler din adamı tarafından hemen dine mal/edilerek, bilim adamının küçültülmesine ısrarla devam edilir. Bu durumda sorulacak sorunun yeri gelmiş oluyor. Dünyanın yuvarlaklığını din adamı mı saptamıştır yoksa bu bilim adamının ulaştığı bir gerçek midir?



    Tarih boyunca sayısız din savaşlarına insanlık tanıklık etmiştir. Tek bir tane bilimsel konuyla tarih sahnesinde yer/almış herhangi bir savaşı hatırlıyor musunuz? Din yüzünden kıyıma uğrayan insanların, hallaç pamuğu gibi atılan uygarlıkların hesabını tutma olanağı mümkün olmamıştır. İskenderiye kitaplığı yakılmış, uygarlık tarihinin en değerli eserleri insanlığın elinden din inancı yüzünden alınmıştır. Tek tanrıcı dinlerin eski Mısır uygarlığından alınan
    ve adına “Tanrının Oğulları” denilen firavunların inancına benzer yönetsel krallıklar kurma amacı da yabana atılmamalı. Yahudiliğin kutsal kitabı Tevrat, şayet Kitabı Mukaddes’i okuyanlarınız varsa, sadece bir krallıklar ve yönetimlerle ilgili bir ırkın tarihinden başka bir şey değildir.

    Kaynak Prof. Dr. Aydın Köksal

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 29.05.2011 - 21:44

    Onur Hanım,
    Sizinle inançlarımız her ne kadar taban tabana zıt bile olsa;bu özel konuların,inanç farklılıklarının aramızdaki sevgi ve saygıya engel olacak bir faktör olacağını hiç düşünmedim.
    Burada yapılan yorumlarda yüzlerce imla hatası,yazılım hatası..,o hatası,bu hatası görüyor ve es geçiyoruz ama benim yaptığım bir harflik bir hatayı ; ''Evet ,şunu demek istedi galiba ya da yazarken yanlış bir tuşa bastı aslında'' diye düşünerek es geçmek yerine burada vurgulamanızı neye yorumlayacağımı şaşırdım inanın. Ama ,nasıl yorumlarsam yorumlayım ,ne size ,ne de sizin inandığınızı iddia ettiğiniz felsefeye yakıştıramadım...o yorumumu da sildim,dilerim mutlu olmuşsunuzdur.

    Saygılar

    Fikret Şahin

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 29.05.2011 - 21:31

    Ne kadar huzur varsa içinde o kadar doğrudur bildiklerin.F.K.

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 29.05.2011 - 20:56

    Allah'ın bir şey yapmak için bedene ve de nedene gereksinimi yoktur. Her şeyi yapabilendir. Olmasını murat etmesi yeterlidir. İhtiyaçtan uzak olduğu gibi mekanı da yoktur. Kainata sığmaz, madde değildir. Hz. İsa veya bir başka yaratılan O olamaz, sadece yaratılandır.

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Akın
    Muzaffer Akın 29.05.2011 - 20:29

    4294 - Mustevrid radiyallahu anh anlatiyor: 'Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    'Kim bir musluman(i giybet ve serefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattiracaktir. Kime de musluman bir kimse(ye yaptigi iftira, giybet gibi bir) sebeple (mukafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teala Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (mali, makami olan buyuklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salah ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak icin riyakarliklara girer)se Allah Teala Hazretleri Kiyamet gunu onu murailer makamina oturtarak (rezil eder ve murailere munasib azabla azablandirir.)'
    Ebu Davud, Edeb 40, (4881).

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Akın
    Muzaffer Akın 29.05.2011 - 19:57

    Bir yere kaçtığım yok Hak Kargası, sözünü tutup özür dilemedin benden.

    Adım, sanım belli...Antoloji de IP numaram da belli, elin de delilin yok LAKAP taktınız, iftira attınız...Zalimler den oldunuz. Mahşer de Cenab-ı Hakka ne cevap vereceksin bre Mel'un!!

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 127 tane yorum bulunmakta