dersim dağı, dersim dağı
hertarafın zulüm ağı...
suyunu kıskanırlar
rüzğarından korkarlar
çiçeğini koparırlar
soyundum!
çırıl çıplak güneşe durdum
egenin maviliğinde yıkandım
ay'la duruldum
ruzğara bıraktım ruhumu
üşüdüm
ayrlılığın gözleri nemlidir kirvem
özlemin yüregi duyguludur
umudun bekleyişi sancılıdır kirvem
yeniden aşkın diyarı
kemere gang'e varıp
şiirleri mısralara dökmek
bu film seyre gelmez
yürek ağlar
eller üşür sonra
gelincikler açmaz
ah sazım tutuşur
dilim ağlar dost dost diye
hücremde yanlızlığım
yanlızlığımı tutsaklığıma
tutsaklığımı yudumlanan cıgarama
cıgaramı kelepçeme
kelepçemi karanlığa karşı tuttum
aydınlığı aradım...
ayrlılığın gözleri nemlidir kirvem
özlemin yüregi duyguludur
umudun bekleyişi sancılıdır kirvem
yeniden aşkın diyarı
kemere gang'e varıp
şiirleri mısralara dökmek
Dağların dorukları kar kasvetlidir
Ve asla aman vermez böceklere
Doğacak o büyük fırtınaları hep bağrında besler
Doruklardan seyrine dalarlar güneşin
Diyar diyar dağları arşınlayan savaşçılar
ben çocukken
her şey o kadar güzeldi ki;
yağmur, güneş ve bulutlar
kelebekler, arılar, böcekler
dağ, taş, orman
mavilikler, yeşillikler
Sizi avuçlarımıza aldık
Ellerimizle gökyüzüne uçurduk
Şimdi o gögün engin maviliğinden
Seyirediyorsunuz kavgayı...
Size söz veriyoruz
Vurulduğunuz yerde
Bir türkü söyle hiç duyulmamış, hiç söylenmemiş
kimseden etkilenmemiş ve notasız olsun
Bir şarkı söyle ne sana benzesin, ne bana
nede ona-buna benzesin
Sade ve hür olsun...
Önce ılık ve hafif bir esinti dolaşır yoksulların kırsal topraklarında
Rüzğar kırık camlara vurdukça çocuklar titremeye başlar
Kadınlar telaşlanır, erkekler küfüreder
Ölü bir dünyaya kolaçan ölü bir rüzğar esintisi
Zamanı durmuş, hayatı silkeleyerek aniden toz-bulutlarıyla halaya ...
Önce ılık ve hafif bir esinti dolaşır yoksulların kırsal topraklarında
Rüzğar kırık camlara vurdukça çocuklar titremeye başlar
Kadınlar telaşlanır, erkekler küfüreder
Ölü bir dünyaya kolaçan ölü bir rüzğar esintisi
Zamanı durmuş, hayatı silkeleyerek aniden toz-bulutlarıyla halaya ...