İslamın Kitap bir, Peygamber bir,
İslam'ın yolu aydınlık ve düz,
Sabah namazı iki sünnet, iki farz
öyleyse,
Bu çokluk nedir,
Her hoca farklı telden çalar,
Siz'de babanızın cüzdanını hiç gördünüzmü?
Ben gördüm,
Hiç parası yoktu,
Kaynar sular boşandı,
Şimşekler çaktı kafamda,
Tereyağı gibi ayaklarının dibine eridim,
Bağırıp çağırıyor
Çarpık düzenden dem vurup
Adaletsiz düzene sövüyor
Biri devleti dolandırmışta zengin olmuş
Vay alçak adam vay
Peki biri kim mutlu azınlıktan biri değilmi
Kokuşmaya başlamış bir beden
Eli yüzü yara içinde,
Her organdan bir baş çıkmış
Tanımıyor beyni,
Al gülüm, ver gülüm devri
Bir el çalıyor, bir göz görmüyor
Açarım pençeremi, seyre dalarım
Sonbahar güzgarları vurur
Yaşlı çınar ağacının yapraklarına
Ve inadına direnir
Yarı kurumuş yapraklar dallarında
Bir sarhoş geçer elinde siğarası
Sonsuzluğun yaşandığı evrende
Sınırsız bir hayalle yaşarken
Sonlu bir hayat yaşamak ne kötü,
Kol bizim, bacak bizim
Uçsuz bucaksız topraklar bizim derken
O çok bekledi
Bazen yağmurlu
Bazen cehennem sıcağında
Uzun yollarda
Durmayan araçların arkasından çok sövdü
Aht etti bir gün arabası olmasını
Ve kalbim çarpacak
Yığılacağım olduğum yere
Meraklı ve duyarsız bakışlar seyredecek
Çırpınan bedenimi
Alnımın sıcaklığı ısıtacak
Kaldırım taşlarını
Ruhun olsada genç
Nüfus kağıdın hatırlatır yaşını
Herşeyi dünmüş gibi bilsende
Artık Pişmanlık fayda etmez yaştasın
Haftalar göz kapayıncaya kadar geçer
Bağırmak, çağırmak boş
Binlerce lambalar yanıyor şehirde
Bizi aydınlatan ışıkmıdır gözlerimizde
Hayır, hayır
Binlerce ışık, binlerce umut
Binlerce umutsuzluk görüyorum
Pençeremden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!