Sessiz bir tünel gibi sensizlik,
Bitmek,tükenmek bilmeyen…
Karanlığa kesmiş üstelik.
Yalpalaya,yalpalaya,
Duvarlara vura vura arıyorum yolumu.
Biliyorum var elbet bu tünelin de sonu,
Seni bilmem.
Ben apaydınlık yarınlarla doluyum.
Umudun adı sen olduğun için dönüyor dünya.
Güneş geleceğin yolları aydınlatmak için doğuyor.
Karanlıklara kafa tutması bundan.
Kışlardan sonra baharın gelmesi
Geçmek bilmez bir türlü.
Sıkıcı bir oyun gibi gelir yaşamak,
Mızıkçılık edip,
Uzatıp parmaklarını,
Boz işte küstüm diyesin gelir.
Yaşamak kadar uzak,
Yaşam kadar yakın olanım,
Seni sevme lütfûna erişen yüreğime,
Hiçbir zaman karanlığı sokmadım,
Aydınlığından utandım.
Bu yüzdendir gözlerime,
Öyle yoksun ki,
Yokluğunun çokluğunda azalıyorum.
Parça parça dökülüyor varlığım,
Gözlerimden bakışın
Gittiğinden beri...
Hatıraları çekip üzerime yorgan misali
Gönül gitmeleri sevmese de gidiyor zaman.
Bir kuş gibi uçup,
Bir su gibi akıp...
Ya farkında değiliz,
Ya da farkında değilizi seçtiğimizden,
Bitmeyecekmişcesine müsrifiz hayata.
Seveceksin ki sevileceksin...
Sevilmek için sevmeyeceksin!
Ne varsa kainatta,herşeyi.
Kötüyü de,cirkini de...
Seveceksin...
Ki göreceksin.;
Hep bu yanilmalar,
Hep, herkesi kendin gibi sanmalar!
Dersini etsen de ezber,
Illaki bozulacak o ezberler...
Kelam kuser, dil susar
Yürekte sadece
Yıldızlara selam söyle,
Hüznüm kadar karanlık gece.
Gökyüzünde kuş olasim var
Bulut olasım...
Bir uçurtma bile olabilirim hatta
Degil mi ki;
Kaç bahar geçti, kaç kış?
Kaç kere doğdu, battı güneş?
Kaç, göç edişi bu kuslarin
Kaç, sönüşü yıldızların?
Kaç, yüzümdeki çizgilerde saklanışın?
Kac; saclarima düşen ak yokluğun?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!