Biz çakıl taşı değildik ki sürtüşmemiz gereksin
Laflarımız vuruştukça yalnızca yaralandık,
Ne ben Azrail'dim,ne de sen alacağım can
Hatta birlikte ölüme boyun eğebilirdik,
Ruhum savruluyor rüzgara yenik düşmüş bir kuş gibi
Ve bedenimde sancılar peyder pey artıyor
İliklerim mi çekiliyor ? Bana ne oluyor ?
Dudaklarım,ısırılıp bırakılmış bir elmanın içi.
Ruh bedensiz olmazmış beden de ruhsuz
Ama kesti makas bırakmadı kusursuz
Cama bakıyordu,düşündü neredeyim seneye şu an ?
Perde kapandı yeni perde açıldı
Siyahı görüyordu,sesi çalıyordu
Düşündü ben neredeyim ?
Kıpırdasa olmuyordu,sesi gitmiyordu
Pencerene sarkan dalları hatırla
Biri bendim,asılı kalırdım yanında,
Bedenim ayrı kalsa da ruhum hâlâ o ağacı andırır
Tüm benliğimle pencerenin altındayım
Işığın vurduğu yer yalnızlığımla kararır
Kabuklarıma sarılı acılarım içime içime yakarır.
Rahatsızım her şeyden,
Rahatsız olmaktan da rahatsızım,
Ama rahatsız değilim hiçbir şeyden,
Bu kadar rahatsızsam rahatlık nedir?
Olmayan rahatlığın rahatsızlığı olur muymuş!
Çaktı beynime şimşek,geldi acıyla keder,
Solan umutların cenazesi kalktı buymuş kader.
Şimşek öyle güçlüydü ki çınladı kulağımda sesler,
Ölmedi bedenler fakat yaşamadı kimseler.
Toprağa akan bu gözyaşlarım olsaydı eğer su
Dirildi bu akır yaşardı üstünde çiçekler,böcekler
Yaşatsaydı bu gökyüzü martıları
Onlar da göçer,yaşardı burada
Tabiat harikaları bilirler doğru yeri
Güzellikler arkalarında kalıyor insanların
Dönüp bakmaktansa durması yetiyor
Bir tablo gibi sergiliyor ardında
İnsan önde,sevgi ve mutluluk geride.
Var oluyor insan tümüyle,
Gözlerimi kapattığımda zifre
Son gördüklerimi düşlüyorum gözlerime
Kapanırken açılıyor düş perdem
Mesafesi kalanların görüntüsü kadar.
Arta kalanlara artık dediğinde
Firar etmiş özgürlüğüm kafesten
Kalmış yalnızlık girdap gibi hiçlikten
Ne pişmanım ne de suçluyum bu hakikatten
Her yol bir sonuçsa tek olayım ilelebeten
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!