Dostuna hediye götürmek istersen eğer,
Durumun da uygunsa,
Ona sevdiği şeyi götür ver.
Hikaye söz eder,
Yusuf Peygamberin konuğu bir dostundan,
Peygamberimiz bir gün evlatlığı Zeyd’e,
Sordu:”Bu gün nasılsın, nasıl kalktın diye? ”.
Zeyd’ de dedi ki:
”Mü’min olarak kalktım ey Allah elçisi”.
Peygamberimiz sordu yine:
“Peki bunun belirtisi, nişanesi ne? ”.
Mesnevi’nin ilk 18 beyiti,
İnsan-ı Kâmil’in,
Tamlığa ermiş insanın özeti.
Orada anlatılır,
Nasıl olunur, İnsan-ı Tam.
Yani İnsan-ı Kâmil, Tam İnsan.
Bir sağır ziyarete giderken hasta komşusuna,
İyi düşünmeden plan yaptı, kıt aklınca.
“Komşum beni anlamaz, nasılsın derim, o da,
İyiyim der, çok şükür derim ben de ona.
Ne yiyorsun derim, mercimek çorbası der.
Salih Peygamber’in ümmeti,
Yani Semud kavmi, Semud milleti.
Düzlüklerde saraylar inşa ederlerdi.
Dağları yontup da evler yaparlardı.
Büyüklenip de Allah’a değil,
Elleriyle yaptıkları görkemli binalara taparlardı.*
Mesnevi’de bir ustanın şaşı bir çırağı vardı.
Bir gün onu yanına çağırdı.
Dedi:” Bizim evde rafta bir şişe var onu getir.
Rafta 2 şişe görünce, ustasına gelip, dedi ki.
Rafta 2 şişe var acaba hangisidir.
Oğlum orada bir şişe var dedi, usta.
Biri gelip, Yar’in kapısını çaldı, tak tak.
Haşmetiyle cevap verdi “Kimsin” diyerek, Hâk.
Kapıyı çalan benlik haliyle cevap verdi “Benim”.
Dedi ki Hâk,
“Git daha dolaş, benlik üzerindesin, diyorsun “Benim.”
İsa peygambere biri yoldaş oldu.
Yoldaşı yol kenarında ölü kemikleri gördü.
“Ey İsa, bana da öğret o ölü dirilten ulu adı*”
Diye diretip durdu, ilim bilmez cahil yoldaşı.
“Senin işin değil dedi,” yoldaşına peygamber İsa.
Zamanın birinde Lokman adında,
Bir köle yaşardı, sevilen Hakk katında.
Kötülük yerine iyilik doğardı ondan.
Diğer köleler çatlardı kıskançlıkdan.
Bir gün Lokman’ın efendisi,
Aşıklar demek uşak.
Aşkın, uşaklığın kime, ya uşak?
Alkışlarsın sömürüyü, sömüreni şak şak.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!