Tutsağım.
Karşımda mavi,
Karşımda hürriyet tüm berraklığıyla.
Duyuyorum sesini,
Hatta tenime de değiyor meltemi
Lakin tutamıyorum dalgaların serinliğini
Aşk
Bir güz günü etrafımda dolanıp duruyor
Hiç farkında değilim hani
İşim var, karnım aç
Girdap gibi içine alıyor beni
Kaçarım yok
Sen öyle sağanak, fırtına
Yağsan üstüme yalnız benim
Yıkılsa dev gölgeler her çarpışında
Suyunda yunsa kurak tenim
Uç uca iki sarmaşık
Sırıtan yüze biri sırnaşık
Biri yer biri kemiğe aşık
Yalar da yalar...
Yazamadığım bir şeyler var daha
Kaldırım taşlarını döven ayakların ahenkli takırtısında
Güneşi geri iten bakışlara
Kısa saçların uçuşuna sokak sokak
Lacivert monta düşüşüne tel tel
Uzun eteğin yerde sürünürkenki nazendeliğinde
Yeni gün ne getirir bilmem
Belki umut, mutluluk
Belki hüzün
Tutamam, ellerimden kayıp giden yılları
Ağaran saçımı siyah tutamam
Bu sabah gitmeliyiz
Öyle uçarcasına iki uzak şehirden
Tutuvermeliyiz vuslatın ellerinden
Yüz bin yıllık hasretmişçesine
İçimde benimle varolan
Yazgım alınyazım sevdiğim
Zamandan geçer kayık,
İçinde balçık,
Zamandan geçer zamansızlığa.
Zamandan geçer kayık,
İçinde balçık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!