Çoktan unuturdum, belki de çoktan,
Rüyamı süsleyen yüzün olmasa.
Bir çırpıda kurtulurdum bu aşktan,
Bana verdiğin şu sözün olmasa.
Hep kaçtın benden attıkça adımı,
Yıllar sonra hanemize girince.
Sol kaburgamın gerisi sızladı.
Viran olmuş duvarları görünce.
Kasıklarımın berisi sızladı.
Açtım kapımızı duvara baktım.
Hergün rüyamdasın serapmısın sen,
Elimi attıkça hızlanıp durma.
Mahzende kırk yıllık şarapmısın sen,
Gelde gülsün yüzüm nazlanıp durma.
Madem ki düşürdün beni bu gama,
Şu kalan ömrümün son sahnesini,
Kaderime mahkum yaşamaktayım.
Arala da bak gönül perdesini,
Sinemde gam yükü taşımaktayım.
Ne çileymiş ki bir türlü bitmiyor,
Bak evlat! şu gördüğün acımasız dünyada,
Akılsızlar zenginin uşağıdır unutma.
Uyanık ol, ayık ol, sakın olma hülyada,
Saf olan, elalemin eşeğidir unutma.
Her yüzüne gülenle aman ha yola çıkma,
Kara gözlüm, gurbet kesti önümü,
Gelemezsem, yola bakıp üzülme.
Felektir bu, belki açar yolumu,
Sabret gülüm, canın sıkıp üzülme.
Kader aramıza vurmuş mührünü,
İçler acısıdır ülkemin hali,
Düşman içimize girmiş vesselam.
Ne garip! halinden memnun ahali,
Gözlerine sürgü sürmüş vesselam.
Zordadır, atadan miras tapumuz,
Vedasız, busesiz çekip gittin ya,
Kör olsun gözlerim ararsam seni.
Beni boynu bükük mecnun ettin ya,
Kökten kopsun dilim sorarsam seni.
Bir gün karşıma çıkıp ağlasan da,
Ey ağaç nedir seni bu yalnızlığa iten,
Yoksa benim gibi bahtın karalı mı senin.
Zehirden daha acıdır dallarında biten,
İsyanların yaprağında sıralı mı senin.
Söyle, neden bir yalnızlık türküsü söylersin,
Bu gece dilime dolandı ismin,
Yoksun yanımda bu ne cefadır yar.
İçtiğim kadehe yansıdı resmin,
Tutmak istiyorum kaç defadır yar.
Çakır gözlerin gönlüme belamı,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!