rüyalarımda hep-
bir yere gidiyorum,
yazlık ev, tatlı bir bahçe,
dört teker üstünde olağandışı bir çaba,
birden ayılıyor önümde,
kendini acındıran bir anne,
"Kimse kimseyi aslında güzel şeylerin de olabileceğine ikna edemiyor...
Hayat yolunda bu kadar yara alıp hepimiz birer manyağa dönüşmeden önce mutluluğu da mutsuzluğu da korkusuzca yaşadığımız zamanlar varmış. Ben diyeyim ta 7 krallık zamanları, sen de sapiens'in başı. 'Basit' kelimesinin cümle içerisinde kullanılmasına gerek dahi kalmadan varlığıyla revaçta olduğu zamanlar...
Şimdiyse her birimizde bir tuhaflık..."
Denizin koynunda,
Büyüyor bir yuva,
Yuvada bir 'şey' işaret bekliyor,
Cezbetmiyor onu gökyüzü,
Dikmiş gözlerini, çakı gibi serinlik,
Herkesin uzun bir süre,
İçinde sessiz bir kahraman yatıyor,
Yaşamında, yalnızca bir ara,
Cesurun ve suskunun arasıyım hala,
Büyüklenmeler, zırvalıklar eşlik ediniyor hala,
Bulunduğum, ait hissetmediğim yerlerde,
Çamurla çamur şimdi yan yana…
Aşkla aşk,
Ezip geçtiğim ayakkabı tekleri, yan yana,
Sevgisizlerle sevgisizler,
Yalanlarla yalancılar,
Bu yüzden nefes alırken,
Ne gökyüzü
Beni sana getiren
Ne de şu mavi,
Bir yumruk gibi iner,
Unutulmuş gibi görünen,
Onun karanlık yüzüyle tanıştığım,
O ilk anı hatırlıyorum, ışığı söndü kalbimin.
Bir gece nasıl ki ateş yakarlar,
Şehrin diğer yakasından izlersin dumanını,
Öyle izlemişimdir,
Ah, omzumla boynum arasındaki o ıslak çukurda
Bir çocuk gibi gel benimle, her yana,
Ve vardığımızda bir nehire bakmak nasıl akacağını,
Bir kayaya tırmanacağını,
Ya da yaşamda nasıl yükseleceğini,
Öğretmeme izin ver sana,
En başta yola çıktığım,
Sandalda uyutulduğum,
Ve -ne için- deniz yalnızlığında,
Geçirdiğimi bunca zamanı,
Ben ki geceden bile belirsizdim,
Ay ışığının sisi sarardı her yanımı,
Ve bizzat yazdım,
Hepinizi, bir köşeye,
Yeri gelince, bilmek benim olsun diye,
Her birinizin gerçekte kime benzediğini,
Bir sabah, hiç mi hiç şaşırmadan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!