söylenmemiş bir şey,
varsa aramızda,
o bekleyiş işte,
on beş dakikalığına,
ikimizi de aynı odada bulan,
bir kalp sızıntısıdır bütün olan,
Ne kaybeden vardı,
Ne de kazanan,
Sahte olan şeylerin,
Belirsiz kalışı ve sonra da gidişiyle
Dolu olan bu zamana
Denk gelişimle ilgili
Neden insanların gözlerini es geçeriz ki?
Her şeyi şakımalarına rağmen?
Gün ve geceydi.
Ay ve yıldızdı.
Sonunda seni bıraktığım yerde,
Gardını indirmiş, sözüm ona seviyor,
Bir yalanın içindeyiz, sen ve ben,
Sözüm ona yapıyor her şeyi,
Nefes alıyor, sonsuz gökte,
Gezintiye çıkarıyor beni,
Zaman çizelgesi diyor,
Bazen bataklığa saplanıp kalıyor,
Onun da yararı varsa, bana soruyor,
Gel öyleyse, çök şuraya, düşün ve sonunda olacaksa, hayatın kirini,
Hangi sabır, hangi su, hangi sabun çıkarırsa,
Sürü de bitsin.
Bilmem kim solur dünyanın
Havasını, kim düşer sönmüş kalbin altına,
Bir inci tanesinden değersizse, verir mi onca çaba,
Kim yaşadığını sanır, dünyadan bir haber,
bak arkadaşım, sana bu dünyanın kullandığı dil değil,
sana ‘biz’ dedirtecek türden bir dil lazım oysa,
Onu boşuna ikna etmeye çalıştım,
Çünkü ait olmadığı yerde duranlar, susarlar.
Çünkü kendini kendine dönüştürmekten alıkonulanlar, susarlar.
Ayağını sürüye sürüye yürüyenler, susarlar.
Büyülü bir sessizlik göreceksin,
Gittiğimde senden geri,
Ve öne atıldığımda sana doğru,
Gülümsemeyi geri getirdiğimi,
Ama tüm bunları unut diye,
ve pencerenin önündeki mumun titrek gölgesi
vuruyorken çatının altında
gündüzlerin gümbürtülerinden sonra,
ocak ayının soğuk rüzgarları,
dolduysa paltonun ufak boşluklarından,
bir çiçeği ya da insanı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!