Karadeniz miydi çırpınan bakıp Türk’ün bayrağına
Sakarya mıydı vurup sırtına tarihimi destanlar yazan
Tuna’da mı otlamıştı atlarımız bir bahar günü
Mohaç’tan mı geçmişti ordularımız düğün havasında
Tarihin en kısa süren meydan savaşını
Hangi dönemde kazanmıştı bin akıncımız
İşte gidiyorum sevgili... Giderken sana bırakacağım emanetlerim var, onlara iyi bak olur mu? Zira onların yükü ağırdır ve içlerinde kara bir sevdayı barındırırlar.
Yüreğimi yüreğine emanet ediyorum. Üşümesin, yüreğinin sıcaklığıyla sar sarmala onu. Bil ki içinde sen varsın.
Ruhumu bırakıyorum bir de. Ruhuna kat ki onlar birlikte her zorluğu aşacaklardır emin ol.
Kollarımı açıyorum
Kucaklamak istercesine bir şeyleri
Hayalin gelip geçiyor hızla
Boşlukta asılı iki kanat misali
Uçmak istiyorum sana doğru
Oysa ben ağlıyorum
Sen
Gezerken avare
Evvel zaman düşlerinde
Ben
Sökerim dişlerini gecenin
Hangi güneş böylesine üşütür
İliklerimden bir şeyler koparırcasına
Ve hangi dans alıp götürür
Yüreğimi yerinden oynatırcasına
Bilmiyordum
Kaç zaman oldu saçlarıma yıldız düşeli
Ve
Kaç zaman durdu
Yüreğimin kapılarında
Kızıla çalan akşam misali
Hatırlamıyorum
Kara gözlerinin ufkunda meleşen kuzuların sesi gibi
Akşamın ötesinden gülümserdi bakışların
Bir avuç kara serpilmiş suskularından toplardım umutları
Zülfünün siyahında çekilmiş kılıçların şakırtıları bölerdi düşlerimi
Şiir yazdırtan bir ahuyu seyrediyorum minicik pencereden
Arka sokakların karanlık köşelerinde
Uzayan gölgelerin firari yalnızlığında
Namlu ucu kızıllığında bakışlarımın
Mermi gibi delen hıçkırıklarıyla
Adını haykırdım avaz avaz...
Kaç asrın vebalini taşır şu arsız düşlerim
Dermansız dertlerde kalır, seni düşlerim
İlmik ilmik, oya gibi bir tek seni işlerim
Kaç zelzelenin firarına şahit oldu, kara gözlerin
Hangi hevesin koynunda sonlandı düşlerin
Ansızın çalsa kapım
Eşiğimde duran sen olsan bir de
Arşa ulaşsa kalp çarpıntım
Takılsan kirpiklerimin ucuna
Çekse yüreğin tetiği
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!