Kışın en çetin günlerinde,
Erzincan uykusundan fırladı,
27 Aralık’ta, gece yarısına yakın,
yer altından yükseldi dev bir hıçkırık.
7,9 büyüklüğünde,
ölçeğin en şiddetli XII’siyle,
116 bin ev,
birer birer düştü,
toprak ana altında kaldı.
32 bin dokuz yüz altmış sekiz can,
suskunlukta yitirildi,
yüz binlerce yara,
bedenlerde, yüreklerde açıldı.
Yardımlar gecikti,
kar ve buz engel oldu,
soğuk ve karanlıkta,
umut sarsıldı, ama yıkılmadı.
Bu deprem,
Kuzey Anadolu’nun büyük göçünün ilk adımıydı,
megalar arasında tarihe kazındı,
bir şehrin yıkılan kalbi,
bir milletin direnişi.
Erzincan,
yine de doğar sabahından,
küllerinden yeşerir yaşam,
ve bir daha unutmamak için,
bu acı, bu anı, bu sarsıntıyı.
Kayıt Tarihi : 17.8.2025 18:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
7 Aralık 1939… Kışın en sert gecelerinden biriydi. Erzincan’ın üzerini kara bulutlar ve keskin bir ayaz örtmüştü. İnsanlar soba başında uykuya dalmış, köyler sessizliğe gömülmüştü. Gece yarısına yaklaşırken yerin altından bir uğultu yükseldi. Önce bir inilti gibi, sonra dev bir hıçkırığa dönüştü. Ardından gökyüzü sanki yere çakıldı. 7,9 büyüklüğündeki o deprem, Erzincan’ın kalbine saplanan en büyük yara oldu. Evler tek tek çöktü. 116 bin bina bir anda taş yığınına döndü. Karın ve buzun altında inleyen sesler yükseldi. O gece 32.968 insan, uykusundan uyanamadan toprağa karıştı. Yardımlar gecikti. Demiryolu kesildi, yollar koptu. Kar fırtınası kurtarma çığlıklarını bastırdı. Enkaz altındaki nefesler birer birer sustu. Erzincan yalnız kaldı, ama o yalnızlık bile insanların direncini kıramadı. O deprem, sadece bir şehrin değil, tüm Anadolu’nun kaderini değiştirdi. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın ilk büyük göçüydü bu. Tarihe kazınan bir acı, ama aynı zamanda bir direnişin de adı. Ve sabah olduğunda, yıkıntıların içinden yine de hayat filizlendi. Bir soba borusunun yanında ağlayan bir bebek, hayatta kalmış bir annenin kollarında yeni bir başlangıcın işaretiydi. Erzincan’ın kalbi kırılmıştı, ama parçalarından yeniden doğacak güce sahipti. Çünkü Anadolu’nun toprağı, yıkılsa da her seferinde yeniden yeşermeyi bilir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!