doğduğumda “erol” dediler
ailem, hısım, akraba, arkadaşlarım
herkes “erol” diyor
kiminle tanışsam "erol" diyor
evlendim
karım da “erol” diyor
hayli kalabalık beklemekteydik
omuriliğinde babamın
hepimiz kardeştik üstelik
ve... derken bir gün
start verildi
amansız bir yarış başladı aramızda
seni sevdiğinde yandı bu yürek
seni düşündüğünde üşüttü bu akıl
ve bu can
sen gidince ağırlaştı
yurdumu da bütün halkları da severim
dünyayı sınırsız bütünüyle severim
değil mi ki aynı gökyüzü altındayız
çölleri de karıncaları da severim
düşlerimde de gördüm onları
katrana boyuyorlardı gökyüzünü
kutup gibiydi simaları
dipsiz uçurumlar açılıyordu gülüşlerinde
ölümden ağırdı kahkahaları
bıçak ucu damlıyordu sevinçlerinde
diyelim ki yüz yıl yaşadın
hadi diyelim iki yüz yıl yaşadın
bilemedin altı yüz yıl yaşadın
diyelim ki ömrün katmerlisine sahipsin
on asır yaşadın
ne kadar yaşarsan yaşa
ilk sevda
kül altında yanan kor gibidir
onu anımsamak
aklın kendinden geçmesidir
hasreti ömrünün gül bahçesidir
karanlık çökende
keyfim yerinde
bir elim yağda
bir elim balda
adımı sorarsanız
komprador
emperyalist efendilerimin çarkıyım
ellerimiz böyle yabancı
böyle uzak degildi bize
değil tilkinin kuyruğu
adı bile değmemişti düşüncemize
alicengizsizdi oyunlarımız
siyah üzüm
hiç bir yaprak
ölmeden terketmez dalını
oysa biz
renk renk düşler taşırken sevdamıza
ayrı saksılara gömüldük




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!